19 Eylül 2018 Çarşamba

İzin Vakti

Bu sene arabayla Türkiye'ye gitme heyecanıyla yazı iple çektik. Vakit gelince arabanın bagajını doldurup yola çıktık.Her durduğumuz yerde piknik yaparız diye düşündüğümüzden yanımıza o kadar çok yiyecek icecek almışız ki , neredeyse dönüşe bile yeterdi.Maalesef giderken tek sefer maceralı yağmurlu bir pikniğimiz olabildi.

Aldığımız seyyar tüp sayesinde yumurta pişirebildik .Yolda yumurta pişirmek hep hayalimizdi çünkü nedense illa yapacaktık.Bir de kahve..

Türkiye' de ilk durak Eskişehir oradan Alanya Gazipaşa'ya geçtik.Otelimiz bir aile oteli gibi küçük ama güzeldi.Eşim otelin yemekleri hakkında konuşurken " ıspanaklı yumurta aldım..o kadar yani " deyip susar.
Yani ben begendim aslında ama bir etçil  hoşlanmayabilir.

Çocuklar ve eşim yine ve tekrar ve yine yandılar.Her seferinde yanıklarla uğraşmaya alıştık.Ne yapalım ailecek yanıyoruz Rabbim yakmasın.. Cocukları yanıklar dolayısıyla biraz otel odasında dinlenmeye bırakınca eşimle yakınlardaki yeni dünya mağarasına gittik.Bu da hoş bir gün oldu.

Hazır yanmışız zaten denize giremiyoruz , bu hoşluğu  devam ettirelim hep beraber yakınlarda bir gezi yapalım derken Lamos denen yere tosladık.Bu kez piyango vurmadı.O kadar uğraş , benzinin dibini gör, arabayı toz toprak et, kilometrelerce dağ yollarını katet, Lamos kalesi diye gele gele dört kenarı taşla çevrilmiş komik bir alana geldik. Oraya iki de futbol kalesi koymaları acaba hangi muzip fikrin ürünüydü! .Neyse ki Tripadvisor' da sakın gitmeyin diye yorum attım da insanlık kurtuldu!

Alanya'dan  Ankara' ya ablacığımın şefkatli kollanrında iki günden sonra Çorum ' a vardık.Yeğenimiz nişanlanıyor oradan Uşak ' a geçtik .Bu arada sürekli yollardayız sürekli acıkıyoruz ve sürekli AVM arıyoruz.Bu sihirli 3 harfi iznimizin her yerinde her vaktinde sarıp sarmaladık ve gayet de hakkını verdik.Gerek kıyafet gerek ayakkabı gerekse yemek alanlarında   vaktimizi ve paramızı seve seve verdik.Maksat Türkiye kurtulsundu çünkü Türkiye'nin benim eurolarıma ihtiyacı vardı!

Uşak'ta bir gün kalıp tekrar Çorum'a geldiğimizde oraları gezip alt üst ederken birden " artık dönelim " dedik ve vaktimizden biraz erken yola çıktık.Çünkü ben hacca gidecektim ve pasaportumun yetişmesi konusu problem olabilirdi.Hem de güzel güzel hafta içi gümrüklerde kuyruk olmadan gideriz diye düşündük.Düşündüğümüz gibi de oldu yollar boştu.
Edirne' de bir gece dinlendikten sonra ertesi gün yola çıktık ve güzel sayılabilecek bir yolculuktan sonra eve ulaştık.Güzel sayılabilecek dememdeki sebep yolda bu kez Türkiye' de birazcık şımarttığımız çocuklarımızın arabada huysuzluklar yapması ve benim de artık sabır küplerimin dolmasıydı.Neyse ki eve gelince disiplin altına soktuk!( Burada gülünecek)

Evet eve gelince o ;yaz günü  bile olsa soğuk , karanlık , basmışlık ve buhranlık hissini bir hafta anca attım ki hep öyle olur.Türkiye'den gelenlere bir hafta yaklaşılmaz.
Velhasıl şu an evdeyim ve hiç mi hiç gitmemiş gibiyim

(Fotoğrafta , Sırbistan'da mola verdiğimiz bir zamanda Türk dostu bir makedonun hediye ettiği  karpuz ve kavun ) ( Yolcuğu yolculuk yapan ufak tatlı detaylar)

6 Mart 2018 Salı

Gerçekten bir 42 sin

Bugün doğum günün ve ben  bu yazıyı İsviçre trenden yazıyorum.Vakitsizlik nasıl da kendini belli ediyor özellille bu son yıllar sen de ben de en çok vakitsizlikten dem vurmuyor muyuz?

Yasin 42 yaşını doldururken güzel bir seneyi arkanda bıraktın bence.Ozellikle son 6 ayı senin için maceralı ve sürprizli geçti:) Benim doğum günün için kendini bu kadar paraladın ama bu seni de çok mutlu etti o kadar eminim ki:)

Türkiye'ye gidiş, afiyetle yediğimiz gıdalar, yaptığımız ziyaretler,  Alanya tatilimiz ,Şeyma yeğenle yine Moviepark ziyaretimiz başlıca aksiyonlarımız olmuş.
Ayrıca bu sene hayatında bambaşka harika bir rekor kırdın.

Şimdiye kadar olduğun en fazla kiloya ulaştın, bu yıl bu açıdan benim için kara listede kalacak , umarım bir daha bu rakamın yanından bile geçmezsin.

Cami yönetimine yine yeniden hızlı ve yüksek bir giriş yaptığın bir sene oldu.Başta yazdığım bu zamansızlık her ne kadar çoğu  işleri sekteye uğratsa da en azından kapısından girdin.Senin için zamansızlığın vurmadığı tek alan sanırım diziler..Ne yapıp edip 3 saate yakın süren tüm dizilerini başarıyla yetiştirmen de merak konusu benim için:)

Pek memnun olmasan da  yeni bir telefon sahibi, tevafuken olsa da bir kahve makinası sahibi oldun.Keşke arabayı aldığın dönem, bana dün bahsettiğin aydınlanmayı yaşasaydın ikinci bir arabamız daha olacaktı ve sen işe arabanla gitme imkanı bulacaktın.Neyse naasip, belki o günler de gelir.

Bu sene ayrıca çok değerli bir alışkanlığın oldu.Kızının ellerinden sütlü Türk kahvesi içmek..Son zamanlarda senin de dediğin gibi sıkılsa da yapmak istemese de en azından bu zevki tattık.

Sen bu dört yazıyı da aynı dakikalarda okuyacaksın büyük ihtimal.Yazacak belki daha çok şey vardır ama şu an aklıma gelenler bunlar.Her geçen sene  seni daha çok seven biricik eşin Selcan:)

4 Mart 2018 Pazar

7 yaş lezzeti

Hafsa kızım 7 yaşına gelmiş , biraz büyüdüğünü bize kahveler yaparak hissettirmiş, ama hala el bebek gül bebek, evin büyümeyen küçüğü kalmayı tabiikide başarmış.Ayakları hala piyak, elleri hala melek, pijama kokusu hala sirke, yani heryerine bir isim taktık öyle avunuyoruz işte bebekmiş gibi.Öyle ki benim ayaklarım özel, ellerim özel filan diyor garibim:)

Mini mini birler sınıfında yerini aldı, arkadaşlarının arasında sevildi, ödevlerden çok hoşlanmasa da elinden geleni yaptı.
Bir ara okula gitmekten nefret etmeye başladığı anda annesi de derslere girdi , öğretmene yardımcı olduğundan artık haftada bir  annesinin de derste öğretmene yardımcı olmasına vesile oldu.Okul sonrası kursu hiç sevmediği için yarım dönem gitti sonra bitirdi.

Becerikli maharetli eli işli ..Aklına birşey taktı mı yapar, organize eder, ama herkesi de memnun etmeye çalışır.Arkadaşlarını mutlu etmeyi sever, bazen kendi isteklerinden feragat eder.

Bu sene Türkiye'de yüzmeyi öğrendi, okumayı yazmayı öğrendi , ağlamayı geri planda bırakıp çözüm yollarına gitmeyi öğrendi.Büyüdü sanmayalım diye de tatil günleri anne babasının yanında yatmaktan asla vazgeçmedi.

Çizgi filmleri bıraktı, artık dizilere sardı, Selena , Söz ve Ertuğrul en sevdiği oldu, bölümleri iple çekmek şöyle dursun, fragmanlarını bile izledi, kamera arkası çekimlerini merak etti, Ateş Açar'ı beğendi (Babasının hoşuna gitmese de) .

Cam kızım canan kızım çiğdemim pidem börülcem, kıdım , balpeteğim.Seni çok ama çok seviyoruz her haline maaşallah


Taha'cım Bilal'cim 13


Tahacım Bilalcim 13 yaşında bir delikanlı, 1.70 civarı boyuyla 44 numara ayakkabısıyla, dizindeki  gelişim ağrılarıyla , horoz kıvamındaki ses tonuyla tam bir ergen olsa da hala elinin altında futbolcu oyuncaklarıyla , kardeşiyle saklambaç  oynayan , tam bir kuschel ( sarılmacalı) bir tip.

Ergen olduğunun göstergelerinin tabiiki de sonuna kadar hakkını veriyor, ödev yapmama, derslere önem vermeme, öğretmenlerinden eve gelen mektuplar, yerli yersiz horozlanma, gereksiz hareketler herşeyiyle tam yani:) Bir de mütemadiyen kapanmayan bir çene.
Yanında kimse olmasa da kendi kendine konuşarak da olsa günlük dozajını fazlasıyla aşmayı başarır benim oğluşum.

40 hadis ezberledi ya, ara sıra bu hadisleri yüzümüze çarpar bizi şaşırtır. Kendisi mükemmel ve biz hatalıyızdır çünkü yaşı gereği bunu düşünmek zorundadır.

Bu sene tatilde bol bol eğlendi , moviepark'ta ıslandı, diz ağrısı çekti , karneden yana bedbaht , sevgiden yana hep şanslıydı, ona herşeye rağmen çok değer veren annesi babası ve kardeşi vardı .

30 Ocak 2018 Salı

36 ya doğru

35 yaşına geldim öyle böyle blogcum.Her sene buraya da yazdığım gibi dogum günlerimde eşimin sürprizleri beni  karşılar o gün.O gün sabah erkenden akşama kadar her an herşey olabilir.Yani tetikte beklerim şimdi ne olacak acaba diye.Ama bu sene doğum günümde beynimle kalbimle tüm hücrelerimle  hissettiklerim yaşadıklarım çok farklıydı ve sanırım bu duyguyu ömrümün sonuna kadar unutamam.

Aslında çok uzun hikaye,  6 ay öncesinden başlıyor .Tabi ben oraları bilmiyorum sonradan geri sararak anlayabiliyorum ancak.

Gece 12.30 ... Bir telefon.Kayınpederim aradı ve lavabonun tıkandığını ve pompaya ihtiyaç duyduklarını , görümcemle almaya geleceklerini söyledi.
Yarı kapalı gözlerimle kalktım namaz başörtümü ve eteğimi çektim.Aradan çok geçmeden zil çaldı. Kapıyı açtım.Karşımda annem , yengem ve 5 yaşında yeğenim:)
.Bir yandan video çekiyorlar sonradan seyredince kulak tırmalayıcı bir çığlık atıyorum.Gece gece insanları rahatsız etmeyim diye düşünüyorum galiba:) Bir yandan da pompa deyip duruyorum işte.
Sonradan söylediler bu pompa işini de videoda pijamalarla çıkmayım diye ayarlamışlar .O da K validemin aklıma gelmiş.Organizasyonda aileden herkes arı gibi calışmış.Aylar süren bir emek var sonuçta ortada. O gece uzun bir zaman ellerim soğuktu ve kalbimin çarpmasından uyuyamadım:)

Herşey 6 ay önce Türkiye'de  başlamış.Bu sene Almanya'ya gelin diye ben herkese ısrarla  çağırırken eşimin aklına  "neden ben herşeyi ayarlayıp sürpriz yapmıyorum ki biricik karıma "diye düşünmüş (Böyle dememiş de olabilir tabi de ben işte süsleyim burayı:) .Ve hemen çalışmalara başlamış.Annemin sorunu yok yeşil pasaportu var da yengem ve yeğenim için istek çıkartmış ( Buradan istek yapmazsa gelemezler) Fatma da ( yengem olur) pasaport ve vize işlemleriniuzun uğraşlar sonucu halletmiş ve yolculuk zamanı böylece gelip çatmış.

Uçağa binecekleri gün eşimin asıl  planı, beraber önce Frankfurt'ta biraz gezdikten sonra Türkiye'den Almanya'ya gelecek bir arkadaşına ( Kartallılar grubundan) sipariş ettiği telefonu  gidip havaalanından almaktı.Biz havaalanına gidince işte olacağı var ya, annemlerin bindiği o uçak pilotlarından bir tanesi bayılmış ve  Belgrad'a acil iniş yapmış ve ancak gece 10.00 gibi Frankfurta ineceği anons edildi.

Bana göre herşey gayet normaldi ve sakince "Arkadaşın bize postayla yollar artık " deyiveriyordum " rahatlıkla. Orada bir kriz yönetimi yapmış ve benden gizli açtığı Wats app gruplarına durumu bildirmiş. ( Telefonunun şifresini değistirmesi benim kariştırıp mesajları görmemem içinmiş ,hoş ben onun telefonuna ellemediğim için bu detay da  çok önemli olmadı).Gerci bu sırada  o yuzündeki küçük belirtiden birşeyler sezdim ama "Bu telefonu kim getiriyor Yasin , bir insan mı getiriyor Yasin " diyebildim o şaşkınlıkla

Annemler buyük sıkıntılar içinde Belgrad'ta saatlerce beklerken ben Frankfurt'ta bir güzel yemek yiyordum. O esnada telefon çaldı Hüseyin abi ( işveren) Yasin'i saat 21.00 de işe çağırdı. Ben aval aval bakarken bu da planın bir parçasıydı tabiiki .Birilerinin annemleri çaktırmadan almaya gitmesi gerekiyordu o da  Yasin olacaktı.

Evet bütün bunlar bir oyunmuş, işe gidiş,Türkiye'den  telefon getiren arkadaş, Frankfurta gezmeye gidiş, pompa meselesi ( o da kameraya beni çekerken başörtülü çıkmam içinmiş ve fikir k.validemden çıkmış )

O geceye ikiye kadar uyayamadım , şu hayatta her an herşey olabilirdi ve evet bu şekilde bir ziyaret çok daha heyecan verici ve unutulmaz oldu.

Arsiv

FEEDJIT Live Traffic Feed

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...