8 Ocak 2021 Cuma

Başörtü mağdurluğu..enter!!

Sene 90'lar.. 14 yaşlarındayım, beklediğim vesile geliyor ve ben de KENDİM karar verip başörtü takıyorum.Tabi o zamanlar öyle "kızım tesettüre girdi" partileri, mevlitleri, alış verişleri yok. Yani karar verdiğinin günü ablanların başörtü çekmecesinden bir eşarp verirler ve takarsın. Şaşılacak bir iş değil benim için, sülalesi imam hatipli babası hoca olan biri için beklenebilecek bir hareket:) Başörtü takan biri olarak toplumun benden bazı beklentileri tabii ki olacak. Misal başörtü ile beraber beynim de kapanıyor,içerisi güneş görmediği için,kullanılmayan dip köşeler gibi örümcekleniyor! Ayrıca amansız bir hastalığa yakalanmış,kaçılması gereken bir tipsindir ve başörtün muhtemelen bir yerlere takılacağı için geleceğe ilişkin kariyer planları asla olmayacak biri oluvermişsin insanların gözünde!

O günden sonra aslında insanların benden tam olarak ne beklediğini asla anlayamadım. Mesela halk otobüsündeki teyzenin ,karşımda gözleriyle beni neden ezmeye çalıştığı ,bana bakıp yakasını silkmesindeki sebep? İçimden "ben Atatürk'ün gençliğe hitabesini ezbere biliyorum" diye bağırıyorum da duymuyor..Hani hababam sınıfı izleyenler bilir tüm sınıf ayağa kalıp ezbere söylüyor ve kel Mahmut hocanın yanındaki utanıyor. Yapsam mı bende ,şimdi şuracıkta  otobüste:)İşte umut dünyası o zamanlar Atatürk ilke ve inkılaplarını filan ezbere bilmenin erdem olduğu bir dönem işte. Aslında o da benim için "şeriate hayır "mitinglerinde  ön safta "Türkiye laiktir laik kalacak " diye çemkiren, perması tiftiklenmiş, dudakları artık ruj tutmayan,topuklarının yarıklarına kağıt soksan kalabilecek teyzelerden biri olarak kaldı. Gözümün önünde canlandı şu an fhdxjjhk!

Yine bir gün imam hatipten bir arkadaş ,her zamanki olağan durumlardan biri olarak,başörtü iğnesini yutunca hemen yan taraftaki hastahaneye götürdük. Sahi iğnesini yutmayan var mıdır?Hemşire hanımın dediği doğru muydu gerçekten? "Bu başörtü sizin başınıza daha çok bela olur"  diyordu.İki kelime etsen hastahane kapısında bulabilirsin kendini, "Şu kızlara haddini bildiriniz" deyiverse maazallah! Bir dahaki iğne olayında ne yaparız biz.İşini yapmayıverir,sinir olur eline muhtaçsın ya öyle bir dönemdeyiz.Ama kimse de ağzını tutmuyor ki mübarekler sokakta bile herkes canının istediğini söylüyor sana. İnsanların iç sesi dışarı dışarı bağırıyor. Bahçeli,Beşevler tarafında gezersin, Fadime Şahin'lere bak derler,  Cebeci taraflarında irtica hortladı derler, pantolon giyersin, üstü cami altı kilise derler. Kendi hemcinslerin de rahat vermez, çarşaflı kardeşler, böyle giymeyin diye sokak vaazları verirler. İmam hatipte azıcık boğazın açılsın boynuna "pat" diye vurup ,iman tahtan görünüyor derler.Sıfır şaka.. Toplum yüzüne yüzüne konuşuyor acımadan.. 

Ben de öyle sahiplenmişim ki örtümü , birkaç sene içinde kendimden bir parçam oluverdi. Ne amcaların pardüsen çok uzun yerleri süpürüyor, eve gidince yıka demelerine aldırıyorum( abartısız)  ne de o zamanki elbise  kıtlığından uyduramadığımız kombinlerimin derdindeyim. Hatta 17 Ağustos depreminde komşular ayaklarında şip şip terlikler ve gecelikleriyle kendilerini sokağa atarken, ben aynı zaman zarfında, iç eşarbını takmış, yan iğnesini bile unutmamış olarak bir kontes edasıyla merdivenlerden iniyorum. Kendini aşağıya atan bi  bana bakıyor, sen... ne ara..  Eee el çabukluğu marifet:)

Üniversite yılları desen tabiiki imam hatip çıkışlı olduğun için puanın kesilecek ve sınavda full çeksen bile öyle doktor, hakim, mühendis olman bir rüya. Sınıftaki arkadaşlardan uçak mühendisi olmak isteyen bile vardı, uçmayın ve paşa paşa ilahiyat seçin diyorum onlara ki o da çok zor artık. Yoğunluk var haliyle herkes kendini ilahiyata atmak istiyor. İlahiyat okusan bile orada bile başörtün dert olur ve en güvenli sahanda bile  başörtü sorunu gelir ve çatar. Şunu söylemeliyim ki ben her şeye rağmen başörtü mağduru edebiyatı yapacak son kişilerden biriyim. Hiç değilse okulumda şans eseri kanun uygulanmadı. Okulunu bırakan,kaydını donduran bu şekilde senelerini kaybedenler.. Mesela abimin hanımı Fatma.Çok çok iyi bir dereceyle üniversiteyi kazanıp, ülkesini bırakarak  yurt dışında okumak zorunda kalanlar.. Mesela görümcem Neşe.. Asker eşi komşularından eski fotoğraflarını, namazlığını, hatta okuduğu Kur'an'ını köşe bucak saklamak zorunda kalanlar..Mesela Sena ablam..Dövülen,aşağılanan , polis tarafından tartaklanan, kendi mezuniyet törenine alınmayan, ...Tabii bunun yanında bir kelime ile okulunu bırakabilecek, başörtüsü uğruna mezuniyetini yakabilecek olanlar neyin savaşını vereceklerdi, mesela eşim Yasin? Tüm bunlar şaka mı? Yoksa bir hallüsinasyon mu gördük biz? Siz de hep mağdursunuz , yıllarca sömürü yaptınız,timsah gözyaşları döktünüz  diyenler nerede yaşıyordu? Ne vardı destek değil de bari köstek olunmasaydı? Geçen geçti elbet,sel gitti kum kaldı. Biz o yüzden başörtümüze iğne ile değil yürekle bağlandık, değerini hep bildik,kutsal saydık. İnşallah bu millet tekrar o günlere dönmez ancak Ebu Cehiller ölmüyor,kıtalar ,zamanlar dolaşıyor...O gün gelmeden , nasıl bir duruş sergileyeceğiz, işin neresinde duracağız, dahası bunun çilesini çekmeye hazır mıyız?..

O dönemler çokça dinleyip ,efkar basmasını istediğimizde playlist :)

Zalim güçlü olsa da,
Örtüne dil uzatsa da,
Zafer bizimdir bacım.
Atsalar kor ateşlere 
Sen sabret bacım. 
.....
Aldırma söylenen o sözlere,
Sen dağıt etrafa mis kokunu,
Yeşerecek sevdan,kutlu tohumlarla,
Körpe dudaklarla..
....
Ey sevda kuşanıp yollara düşen,
Bilesin bu yollar dağlar dolanır,
Yare ulaşmadan düşersen eğer,
Yarına sesinin yankısı kalır

Hey gidi günler....





Hiç yorum yok:

Arsiv

FEEDJIT Live Traffic Feed

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...