tag:blogger.com,1999:blog-38193929814084555482024-03-13T04:32:27.455+01:00coskunselcoskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.comBlogger360125tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-49122166175153543282023-12-30T03:04:00.002+01:002023-12-30T03:05:53.032+01:002024 ,ne çok sayı!Yılbaşına 2 gün kalmış,fener -cimbom maçı arabîler ve kemalîler maçına evrilmiş bir akşamdayız. Dışarda patlayıcı maddelere şimdiden başlamışlar öyle ya herkesin bir telaşı var.. <div><br></div><div>Biz de kendi telaşımızda.. Telaşımızı söylüyorum hemen, dinlenme telaşı:) Aynen, güzelce, hızlıca bir dinlenmeye geçiş modu. Nasıl daha iyi dinlenebiliriz,dinlenme kalitesini arttıran unsurlar, acilen dinlenme modları neler, dinlenmemizi bozan işlerden koşarak uzaklaşma vb. :))) Bir film listesi oluşturduk, ailecek oynanacak oyunlar da dinlenmenin bir parçası, birkaç film ve birkaç oyun daha oynadık mı listeyi tamamlayacağız. İnterstellar, Marsianer, Cast away, Con air bitti , all us are dead bölümleri de ben çocuklarla bitirdim. Listede daha Buz lightyear, Mobydick,i'm legend, world war ,Armagedon,çizmeli kedi var. Okey oynandı, uno skippo 2 el . Ben bu oyunlarda niye başarısızım çözmeye çalışıyorum.. Analık ve merhamet dozumu bu tip oyunlarda düşürmem gerekiyor.</div><div><br></div><div>Aile takvimimiz hazırlandı, 2023 sayfasını kapatıp tertemiz bir 2024 dosyası açmaya hazırız. Çok kan, çok acı dolu bir sene olsa da hep umudumuz bâkî. Evet o kardan aydınlık sabahı bekliyoruz. Düştüğümüz yerden kalkarız, toparlanmamız da fazla zaman almaz, su çekilir, yaralar sarılır, kaldığımız yerden devam ederiz, müslüman duruş bunu gerektiriyor. Uzaktakine kolay belki bunları söylemek,ama ben bunları, şehadetleri burnunun dibinde olanlardan duyuyorum,hem de her gün. Demek ki doğru. Yeni bir miladî sene için Allah'ın rahmetinden en en en çok nasiplensinler istiyorum. En güzel rızk, maişet, ferahlık,bolluk,emniyet, en güzel ne varsa onları bulsun. Bize de olsun, istemeği yazmış mevlâ, istemek ayıp olsaydı, yazar mıydı kuluna?</div><div><br></div><div>Not: Buralarda umreye gitmeyen beş kişiden biri olabilirim:))<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEi6FGLe1pCJ18LeFQ6pJE3CiBM1JbHBVvEAzrS-9ke214QiPQ8SjuYhVZ8GklEOto5O4dpLiInmpye5J_72fCjRP5twaqBHGdTq-aEJDhIF_L-ofxrZdIzZRxur_CHUsUSTwZVDBSR0p_AchPG990XdKc8TIQBecz_14Tv8rPJMVUlr8BR4yxWTooa_qGo" imageanchor="1">
</a><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEi6FGLe1pCJ18LeFQ6pJE3CiBM1JbHBVvEAzrS-9ke214QiPQ8SjuYhVZ8GklEOto5O4dpLiInmpye5J_72fCjRP5twaqBHGdTq-aEJDhIF_L-ofxrZdIzZRxur_CHUsUSTwZVDBSR0p_AchPG990XdKc8TIQBecz_14Tv8rPJMVUlr8BR4yxWTooa_qGo" width="400"></div></div><div><br></div><div><br><div><br></div><div><br></div></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-5492155889755617832023-12-04T10:12:00.001+01:002023-12-04T10:12:18.107+01:0041, boşluklar ve dolgular..<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgWwSFjyw3vpJ0xwCFX573opnI-UGoWLgs5dK7aDDOrMY4xgeCtu71ThXAuFqvtJz_LRd5qFPMmz0739xo3segFBhcI0Sj-AT1nwrDmWNLNY_DKEJnRf4unhCOL99vy4DRzgmYAsc1SfOVy4YC7oGU_EzWi4WPV_KQEeJ0zjvBrCiyz7dhmfgJTA-0nQR8" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgWwSFjyw3vpJ0xwCFX573opnI-UGoWLgs5dK7aDDOrMY4xgeCtu71ThXAuFqvtJz_LRd5qFPMmz0739xo3segFBhcI0Sj-AT1nwrDmWNLNY_DKEJnRf4unhCOL99vy4DRzgmYAsc1SfOVy4YC7oGU_EzWi4WPV_KQEeJ0zjvBrCiyz7dhmfgJTA-0nQR8" width="400">
</a>
</div>40'ı devirdik klasik düşünsel, sorgulayıcı, toparlayıcı doğum günü yazısını yazabiliriz..<div><br></div><div>Tabi yine fotoğraf galerine bir bakış atmam gerekti.Unutuyorsun, son birkaç haftan iyice aklında. Öncesi uzak oluveriyor insana ne garip.. Buraya yazacaklarım da son haftalardaki his ve ruh halim olacak kesin. Ömür de böyle işte, mâzî derler .. Arapçada bu kelimenin kökü medâ, geçip gitmek demek. Sadece geçmek değil, geçip gitmek. Geçmekle kalmıyor, pekiştirme olarak bi de gidiyor. Arapça çalışmalarımın meyvesini yiyorum şu an:)))) </div><div><br></div><div>Yine yoğun giden bir seneyi kapattım. Belki her ay bir iki uçuş yaptım.Tren yolculuklarımı sayamıyorum bile. Araba km. hesabına geçsem yine hesaplayamam.Hatta geçenlerde zincirleme bir kazaya karışarak araba Seyr-u sefer dolu bir seneydi yine. Hani Evliya Çelebi <i>"Şefaat ya Rasullah"</i> diyeceğine dili sürçmüş de "<i>Seyahat Ya Rasulallah!"</i> demiş ya. Dışarıda olmak, hareket etmek, farkında olmak, teyakkuzda olmak...ne bileyim boş bir seyahat değil, Allah için bir harekette bulunmak. <i>Elhareketü bereketün </i>diyeyim ve arapça dosyamı fazla abartmadan bu veciz cümleyle kapatayım. Jchdyfih</div><div><br></div><div>Önümüzdeki sene için online ders saatlerimi bitiriyorum, biraz yoğunluğum azalıyor demiştim ki, dün reddetmeyeceğim bir teklif geldi. Meğer galiba bu yeni görev için işlerimi azaltıyormuşum, ben böyle yorumladım..</div><div><br></div><div>41 yaşımın ilk icraatı olarak, sabahları çocukları yolladıktan uyumamaya karar verdim.İnanılmaz bereketli gidiyor. Gençleştim resmen bu kadar mı farkeder.xhkxhxk.Mesela şu an saat 9.30 ve ben günlük rutin banyo tuvalet kedi kumu temizliği;günlük rutin toz alma etkinliği; pazartesi rutini mutfak temizliği ( Çaydanlık ve tezgah cifleme); kağıt kürek düzenleme; yemek için ön hazırlık safhası;yine günlük rutin ev havalandırıp yatak toplama ve tüyleri toplama, günlük internet kotamın 1. bölümü (bunun için günlük toplamda 3 bölüm ayırıyorum) gibi işlemleri geride bıraktım bile. Geciktirmeden doğum günü blogumu bile yazıyorum yav daha ne yapayım :)))</div><div><br></div><div>Kültür fizikte bu sene bolca kitap okudum diyemem, bolca alanımla ilgili makale okudum diyebilirim. Yasin'i esir alarak ve (bazen de oğlumu) izlediğimiz The Walking Dead aşırı beğendiğim ve bu seneme damga vuran bir faaliyet oldu. Onlar izledi benimle beraber 2. izleyerek tarafımca esir alınmış oldular akşamları. Çünkü kendisi 11 Stafel den oluşuyor her bir Stafel( Türkçesini bilemedim) içinde kendi bölümleri var. 3 ay süren bu maceramız geçenlerden bitti ve bir boşluk oluştu. Ama sahi bana bir teklif gelmişti ya hani, oluşan boşluklarım doldu işte yine fjcydufk feiza ferağte fensab ... Arapça :))</div><div><br></div><div>Kore dizileri in, hint filmleri out. Bollywood çöktü. Kültürlerinden uzaklaştıkça sempatimi kaybettiler. Çekik gözlüler de bu boşluğu doldurunca epey kore dizisi izlemiş oldum. Ama şu ara zombi gözlüler, yürüyen çürükler favorim.:)) </div><div><br></div><div>Peki bu kadar diyelim bugünlük, ben sabahları uyumamaya devam ettikçe daha çok yazacak gibiyim haydi hayırlı vatana millete:) Güzel olsun ,hayırlı olanlar olsun ,başımıza iyi şeyler gelsin..Ümmet dirilsin.Zalime zalim densin..</div><div> </div><div>Ne demişler </div><div><br></div><div><i>Mü'minler islama karşı durana</i></div><div><i>Biraz öfkelenip kafayı taksa</i></div><div><i>Esir mi olurdu Mescid-i Aksa </i></div><div><i><br></i></div><div><i>Vesselam..</i></div><div><i><br></i></div><div><i>( Fotoğraftaki sevimli ördek , kızımın hediyesi. Kaldığım otele götürdüm:) çünkü neden olmasın )</i></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-53333327753978676662023-08-30T01:11:00.001+02:002023-09-03T00:52:59.328+02:00Avm tatilimiz:))<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgATmD8Vy-M7-erdkLwBSTt3fh4Cj9MTrlXRFqjzZdXiIjSKiF4yHndPcGkXbPOVFr0RXfF0_DycPkoaVsmPPTtGwPwcOan4VHSQ7bGRPBuGHzM831Swfon1CJ9-uDChZMJArFw4ddPzOhYO3CzZqY8ds6cR5ltgIVybgxzGBVDZ5gUc1Ssz_Y3oXlMyA8" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgATmD8Vy-M7-erdkLwBSTt3fh4Cj9MTrlXRFqjzZdXiIjSKiF4yHndPcGkXbPOVFr0RXfF0_DycPkoaVsmPPTtGwPwcOan4VHSQ7bGRPBuGHzM831Swfon1CJ9-uDChZMJArFw4ddPzOhYO3CzZqY8ds6cR5ltgIVybgxzGBVDZ5gUc1Ssz_Y3oXlMyA8" width="400">
</a>
</div>Bir sene Türkiye'ye gitmeyi bekledik, hayal, plan, napsak, nereyi gezsek onca kafa yorduk, alttan çizdik, üstten yonttuk. Sonuç mu? Şu kelimeleri dizeyim kısaca . İptal,bozuk, yok, bitmiş, neyse,boşver, amaaan vb.bilimum türevleri:))Dur hatta şöyle maddeleyim.<div>1. En başta yola görümcemlerle çıkalım dedik, silecekler bozuldu. İptal.</div><div>2.Zor kıyamet çıktık ancak İlk ayarladığımız iki gün Bosna iptal,( Arabaya güvenmiyoruz)</div><div>3.İstanbul 3 gün iptal (Arabanın pertini düşünüyoruz burda)</div><div>4.Çorum'dan Trabzon gezisi iptal ( ailevî nedenler,olabilir sorun yok)</div><div>5.Eşim ve oğlumun İstanbul maç gezisi iptal ( Bilet bulamadık) </div><div>6.Eskişehir'den Kastamonu'ya mı geçsek ( dememiş olalım, boşver)</div><div>7. Bursa? ( Bu sıcakta kim iskender kuyruğu bekleyecek)</div><div>8.Erken mi dönsek, dönüş tarihini ileri çekelim.</div><div>9.Sapanca'da tuttuğumuz villa nolucak son 2 gündü? ( Artık umrumuz değil)</div><div><br></div><div>Ya bilmiyorum sıcaklar mı bunalttı, çocuklarımızın artık çok da zevk almaması ve yaşadıkları yeri özlemeleri mi , yoksa kedi Leblebi'ye olan hasret mi, arkadaş biz bu sene Türkiye'de vakit ge-çi- re-me-dik.</div><div>Zaten ilk önce gidiş yolunda arabamızın 5-6 kez uyarı vermesi ile baştan belli oldu. Sonra ben aldım arabayı ve ellerimde tabi uysallaştı sahibinin kaymak gibi sürüş tarzını özledi tabi ( Burda eşim okuyup bi tebessüm eder kessin) . Araba yolculuğu zordur, meşakkatlidir ama zevklidir, gurbet yolcuları akın akın memlekete koşar, ilk gümrükten son gümrüğe kadar, tanış ola ola gidersiniz.Her girdiğiniz kuyruk bir pişmanlıktır, keşke yan kuyruğa girseymişsinizdir, sizin sıranız hep kurudur:) En büyük düşmanınız, sizin, biraz iyi ilerleyen kuyruğunuza sızmaya çalışan yan yan kuyruktaki araçtır.Vatanımı savunur gibi savunurum sıramı:) </div><div><br></div><div>Edirne'de hasene çadırında dinlenme fikrimiz bile iptal oldu yahu. ( Dışarda köpekler vardı korktuk, yani ben korktum:)O gece İstanbul'a gitmeyeceğimiz için Edirne'de otelde kaldık, ve Best döner'de en kötü döneri yedik. </div><div><br></div><div>Sonra ne yaptık. Yedik, yedik ve yine yedik. Fakat iyi yedik. Burger King, Tavuk dünyası , kfc ne bulduysak yedik. Artık bizim için bu tatilimiz bir Avm tatiliydi ve bunun için elimizden ne geliyorsa yaptık. Hatta Ankara'da çocuklarla eşim sabah 10 dan akşam 6ya kadar avm de kalarak rekoru kırdılar, çocuklar akşam bi tuhaf bakıyorlardı yani o kadar:)</div><div><br></div><div>Çorum'un güzel, bakımlı, klima soğukluk oranı gayet iyi ayarlanmış Avm sinden bahsetmiş miydim? Çorum'a uğrayan herkes bu eşsiz yapıyı mutlaka ziyaret etmeli, mağazalarından alış veriş yapmalı, mescidinde 2 rekat namaz kılmalı ( İroni içerir:) </div><div><br></div><div>Neyse şunu iyi ki yapmışız bari dediğim şey, tabiiki ailemi görmek hasbihal etmek, dostlarla iki muhabbet etmek her şeye değer, bu çok başka elbet. Çorum'da klasik aile pikniğimiz ( Yeşil göl, Laçin),görümcede sabah kahvaltılarımız, Eskişehir'de kız kıza takıldığımız gün</div><div> ( acaba tam olarak ne zaman "kızlar" demeyi bırakırız:).Ankara'da ablacımın anne evi gibi rahatlığı ve sıcaklığı ( ama keşke o kadar sıcak olmasaydı:)) Yeğen Şeyma'nın gelin evi. Abicimin doğum gününe denk gelmemiz yine:) Birlikte yediğimiz dondurmanın bile tadı başka oluyor.Akşam bir gün eve aç geldim. Annem dolma yapmış,taze fasülye de var. Karpuz,ekmek..Lezzetten gözlerimden yaş gelcekti nerdeyse ( Burda eşimin suratı büzüşüyor) Lezzet, ağız tadı, bunlar ortamla alakalı durumlar olabiliyor çoğunlukla. </div><div><br></div><div>Ankara'da çok bereketli arkadaş buluşmalarımız oldu. 25 seneyi devirdiğim dostum, ayrıca 23 seneyi devirdiğimiz dostlarımla buluştum. Araya ne kadar sene girerse girsin, muhabbet baki kalıyor. Kaldığın yerden devam ediyorsun..</div><div><br></div><div>Neyse biz bi yandan sıcaktan bunalırken, erkenden dönme planlarını gizlice bilinçaltımıza yerleştirdiği için erkenden yola çıkma fikrini kolayca kabul ettik. Hikmetten sual olmaz ya, bu arada bakıcıya verdiğimiz kedimizin durumu bizim yola çıktığımız gün kötüleşmeye başlıyor. Eve geldiğimizde geç saatti almaya gidemedik tabi leblebiyi. Ertesi gün aldık,almasına da bıraktığımız leblebi değil bu. Bi tuhaf. Tepki vermiyor,hareketler yavaşlamış,uyuyor paso. Akşam kalp atışlarının normal olmadığını farkedince sabsh ilk iş doktora gittik. Tetkik, araştırma,röntgen şu bu derken 3 gün hastanede kaldı yavrumun meğer kalbi varmış. Tahminimiz sıcaklar da bu hastalığını tetikledi. Bakıcı kadının evi çok sıcaktı. Şimdi iyi hamdolsun. Yaşayacağı kadar bizim yanımızda yaşasın.</div><div><br></div><div>Velhasıl farklı başladı farklı bitti bu seneki izin. Tabiiki Rabbimin planı var, bizim aciziz ama tabiiki bir düzen ve plan yapılmadan da rota belirlenmiyor ki, sonuçta eş dosta gidilecek, evdeler mi onlara da uydurmak gerekiyor. Zor bu işler gerçekten bu sene bu yönden çok zorlandığımız bir izin oldu. Hepimiz salimen eve geldik ya bu en büyük mutluluk. Hamdolsun verdiğin nimetlere sağlık ve afiyete .Haydi selametle👋👋<br></div><div><br></div><div>( Sanatçı, bu fotoğrafı, izin dönüşü, çocuklarının Avm'leri yağmalamalarından elde edilen ganimetleri dolaplara nasıl yerleştireceğini düşünürken çekmiştir)</div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-80386540041052542912023-02-23T12:00:00.001+01:002023-02-23T12:02:46.922+01:00Tam 12 'den ..Benim hâlis muhlis kidim 12 olmuş, büyümüş serpilmiş, ayakkabı numarasıyla, ceket boylarıyla, burnundaki küçük tatlı sivilceleriyle, kaşının ortasındaki kızgınlık çizgisiyle..Her şeyiyle belli etmiş. Ama tabi bizim gözümüzde gram büyümemiştir, bebekliğini koruyordur. Bu değişmez.<div><br></div><div>Kızım bu sene yaz tatiline bir hafta kala hayatında vereceği belki de en önemli kararı aldı, Allah'ın ayetini başına taktı. Ben de izine gidip gelince olsaydı, hem kıyafet vs alırdık diye düşündüm biliyor musun sevgili vlog, ne nankörlük:) Ama illaki takıcam dedi, hatta arkadaşlarıyla buluşma öncesinde hazırlandı, benim dolaptan bir şeyler bulup buluşturup kombin yaptık, öylece gitti. Şimdiye kadar bir sorunla karşılaşmadık ama karşılaşmış da olabilir çünkü ketumluğundan ser verir sır vermez.Arkadaşının bırak sırrını, yaptığını ettiğini bile söylemez, arkasından konuşmaz ,yani ben duymadım. </div><div><br></div><div>Küçük kızım, babasının küsmükçü prenses kızı sürekli bize küser, yani masaya küsebilir, saate küsebilir, defter kitabına küsebilir. Kaşını çatınca kaçacak yer ararız. </div><div><br></div><div>Hoşlanmadığını çok çabuk belli eder ve söyler, asla yapmacık olamaz, üzülünce gözyaşlarına hakim olamaz, mesela dün Çorum'a herkesten önce gitmek için ağladı:)Canı sıkılınca anneyi arar, anne hep telefonun ucunda hazır asker gibi beklemelidir, mazallah ulaşamazsa küsebilir. </div><div><br></div><div>Küsmek demişken bestie'si Zahidenur ile konuşmadilar bir süre. Bir süre demisken yani 3 ay.Bu süreçte ikisi de birbiri hakkında konuşmadıkları için küsmelerinin sebebini bilemedik. Hala da bilmeyiz. Hatta ortak arkadaşlarıyla bir yere gittiklerinde konuşmuyorlar ama yine de gidiyorlardı. Neyse karşı tarafın adımıyla barıştılar bakalım. O barışalım demeseydi, bu küslük daha ne kadar sürerdi, tahmin edemiyorum.</div><div><br></div><div>Kızım ne sever...İskender sever, pizza, kıymalı poğaça, babasının spesial yemeği " yakışıklı" yı, annesinin ıslak kekini, ama yemeklerden de çabuk sıkılır. Çok sevdiği bir sey olsa bir ay çok yerse sıkılabilir( aynı ben). Annesiyle Wetzlar Forum alısverisini sever. Orayı Türkiye Avm'lerine benzetiyor. Gönlümüzce alışveriş yapıp, pizza yiyoruz,sonra da waffel, fixledik bunu.</div><div><br></div><div>Ne sevmez, kendisi hakkında konuşmayı, övülmeyi sevmez. Niye övüyoruz ki, gereksiz yani ona göre. Hayattaki pek çok şey gereksiz. Fazla konuşmaya ne gerek var mesela, gezip tozmaya. Ev işlerine de gerek yok, ama doğum gününde odasını süsleyeydik iyiydi:) Hemen babayla elbirliği ile süsledik. O gereksiz değilmiş mesela. </div><div><br></div><div>Konuyla ilgili veciz bir söz ekleyip, 12 yaş yazını da bitireyim. Hayat boyu gül, sana çok yakışıyor, İnşallah bir gün hayırlısiyla İngiltere'ye gidebilirsin ve inşallah kayıp kedi Füsun bulunmuştur.Ve inşallah alacağımız kıyafetlerin hepsini sırasıyla giyersin ve bowling'de herkesi yenersin:)))</div><div><br></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrn0RGRwfM9m-JiXNcxeNeTFAYVqr0lZynNfr-4kFw9nbRDrZwwW7wWXyK5k3VoVuZEIAArEDCWXk01uQIK0mrbXrqzt7WpkrB9n5I9IBqNcKN6-mseBWxK2HiILbvQKvlRxJy2k6TLKM/s1600/1677150008278419-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrn0RGRwfM9m-JiXNcxeNeTFAYVqr0lZynNfr-4kFw9nbRDrZwwW7wWXyK5k3VoVuZEIAArEDCWXk01uQIK0mrbXrqzt7WpkrB9n5I9IBqNcKN6-mseBWxK2HiILbvQKvlRxJy2k6TLKM/s1600/1677150008278419-0.png" width="400">
</a>
</div>Şekerim şekerim şekerim dersin</div><div>Bazen küser giderim dersin,</div><div>Şekerim şekerim dersin,</div><div>Sen de şeker çok şekersin</div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-47468571718467716702023-02-23T11:05:00.000+01:002023-02-23T11:07:17.759+01:00Selamün Aleyküm 18! <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQZ6NTKFwY-J46eBYu_RHK8ySuxja2J2smIhY1-N8VLdPWiG576IOuAIlpfWZ0F3T_ReX1QG7Tt9ZRCWzY6FWi88Vi2MpHawq0vki67w8V54oqJZNIiXWv_ttV_nArRdARx_tMJrPocak/s1600/1677146830290640-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQZ6NTKFwY-J46eBYu_RHK8ySuxja2J2smIhY1-N8VLdPWiG576IOuAIlpfWZ0F3T_ReX1QG7Tt9ZRCWzY6FWi88Vi2MpHawq0vki67w8V54oqJZNIiXWv_ttV_nArRdARx_tMJrPocak/s1600/1677146830290640-0.png" width="400">
</a>
</div>İnsan doğar, büyür ve gelişir, bu zaman içinde fgmddhf diye başlayan kompozisyon sınavları.. sınavlarımız. Aradan 30 sene geçti ya bizim ilkokul çağlarımızdan, acaba hala yazılarına böyle başlayan öğrenciler var mıdır:) Doğru ama, doğuyor, büyüyor, gelişiyor tabi b<span style="letter-spacing: 0.2px;">enim oğlum gibi. Çok küçükken başlamışım buraya yazmaya. Şimdi geriye bakıyorum, okuyorum, bir zaman makinesine binmiş gibi neler yapmış, ne hissetmiş görebiliyorum. </span><div><span style="letter-spacing: 0.2px;"><br></span></div><div><span style="letter-spacing: 0.2px;">Taha Bilal 18 yaşına girdiğine kendi bile inanamıyor, bırakın beni:) "Wahnsinn "( Çılgınlık) derken yakalıyorum onu. Bu zamana kadar hayattan bazı çıkarımlar yaparak ilerlediğini düşünüyorum. Derslerde uyumanın tekniklerini geliştirdi mesela. Artık kot pantolona alerjisi yok. Sırt kütletmenin farklı fonksiyonlarinı keşfetti.Diş tellerine alıştı. İş hayatına atıldı:).Çoğu zaman ( sacları uzunken) mütemadiyen Harland'a benzetildi. Hatta Türkiye'de fotoğrafını bile çektiler yanına durup:))Sonra saçını kestirdi, pişman oldu. </span></div><div><br></div><div>Bir cecam yenge olarak ( bana böyle sesleniyor) beni sevdiğini düşünuyorum. Babasından ve kızkardeşinden memnun olduğunu hissediyorum. Hissettiriyor da zaten. Benim liberal bir dindar olduğumu söyledi geçenlerde.Ev onun için hala güvei bir alan. Bazen bu alandan çıkmasını istiyorum, gönluñce gezmesini, dolasmasını... Mesela eskiden okulla gittiği Heidelberg'e yalnız gitmek ister çoğu zaman. Saatini erkenden kurup sabah çalınca vazgeçer uykuya yenilir. Bu yaşlarda güzel hatıralarının olmasını istiyorum. Geriye dönüp hayıflanılacak güzel ve dinamik bir yaş. Biz de 18 olabilsek di mi? </div><div><br></div><div>Evde bir sevdiği daha var tabiiki yebyebis ( Leblebi kedimiz) Sanki biyolojik kardeşi gibi davranıyor:) Bana sürekli kedi videosu yolluyor. </div><div><br></div><div>Okul hayatı? Öyle ,böyle, şöyle.. İş hayatı ? Babasının işyerinde 2 haftalık staj ve çikolata fabrikasında haftada bir çalışan. İkisini kıyasladığında yazılım şirketi iyi diyor. Gelecek kaygısı gecen sene daha fazlaydı bu sene azalmış gibi görüyorum.</div><div><br></div><div>Airpod düşmanı oğlum ( sürekli kaybettiği için) , Barış Manço sever oğlum, ehliyetini bi' türlü alamayan oğlum, ergenlik hareketleri yüzündeki sivilcelerle birlikte sönen oğlum, hayatında hep iyilerle ol, iyilerle karşılaş.. Kankin, bro'n cecam yengen..</div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-42812023572338504632022-09-05T00:13:00.001+02:002022-09-05T00:18:19.173+02:00Ramazandan kalma duygular..<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_oH5JTmFYTtiJzCgJzIFmRkxsSWOHDFEbVOegGFOt2cgUR4cHZC2yoGuFizj-PL6G_BfqPHshDXh6QOqKYx_piUnoo0J9SkbE0aH2rpz7-BHczSkhYj8VN7cyr7Jb6nKNIhal8H1Snxg/s1600/1662329630314211-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_oH5JTmFYTtiJzCgJzIFmRkxsSWOHDFEbVOegGFOt2cgUR4cHZC2yoGuFizj-PL6G_BfqPHshDXh6QOqKYx_piUnoo0J9SkbE0aH2rpz7-BHczSkhYj8VN7cyr7Jb6nKNIhal8H1Snxg/s1600/1662329630314211-0.png" width="400">
</a>
</div>İmsakiyeyi de asınca , fosforlu kalemle günlerin üzerini çizmek de bir ramazan klasiğidir bizde. Teknolojinin pek çok konuda, el yordamıyla yaptığımız işleri açık ara geçtiği tabiiki doğrudur, ama vazgeçemediğimiz, zevk aldığımız duygu yüklediğimiz bazı şeylerde kesinlikle manuel kullanımdan yanayım. <div><br></div><div>Özellikle şu pandemi döneminde teknolojiyi kötülesem vallahi çarpılırım.Bu teknoloji mesela bugün benim Amsterdam'daki öğrencilerimle buluşturdu. Ben o öğrencileri ekran karşısında sürekli gördüğümden, gerçek ortamda karşılaşsam birer TV yıldızlarıyla karşılaşmış gibi olurum herhalde. Hepsi o kadar gerçek ve aynı zamanda sanal ki. Önceleri tek başına ,kendi kendine konuşuyor gibi geliyor, ama sonra zamanla, bağlantı kabloları sana sevimli geliyor, öğrencilerin kapı zilleri, bebeklerinin ağlama sesleri, yerinden kalktığı anda görülen alt pijaması, soruları cevaplarken eli daha hızlı olanın puanları toplaması ...bir sürü şey katıldı ders ortamına. Sonra ben de çok şey öğrendim. Misal oturuşuma dikkat ederim karşımda öğrenci görmese de dersime olan saygımdan , kıyafetim de nasibini alır. </div><div><br></div><div>Gel gelelim maskeleri attık, yayıldık, açıldık derken bir yaş daha geçti. Ben Mto dersleri ile uğraşırken, hayatıma bir eklenti daha iliştirip Arapça programına dahil oldum. Bunca işin arasında soluklanıp, "azcık otur ve rahatla", diye kendicağızımı uyardığım pek çok oldu. Bazen dinledi, bazen soluklanırken de bir sonraki yapacağı şeyi düşünmeden edemedi...</div><div><br></div><div>Hayatın kısa olduğu gerçeği ölümler, dogumlarla yüzümüze çarpılıyor. Mevlana'nın sözüne rast geldim diyor ki zât, " İnsan ölünce uyanır, sen akıllı ol, ölmeden uyan"</div><div><br></div><div> Otur ve biraz rahatla..</div><div><br></div><div><br><div><br></div><div><br></div></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-49868841611247998022022-09-01T15:26:00.000+02:002022-09-01T15:26:50.901+02:00On bir !<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6rahpW0LqALhIWH-SGJbndZT-R1QljK-tP6-q5TBF0r2tSyFwue5PnF2BTXqjwc-lr-ez2YLTXQNz2cW9DjUJQqJSBW5ULfoO9ZCGacaLEcik1KyAJyFYPgL9o56sVMMpqdDKfXdMzeU/s1600/1662038792820553-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6rahpW0LqALhIWH-SGJbndZT-R1QljK-tP6-q5TBF0r2tSyFwue5PnF2BTXqjwc-lr-ez2YLTXQNz2cW9DjUJQqJSBW5ULfoO9ZCGacaLEcik1KyAJyFYPgL9o56sVMMpqdDKfXdMzeU/s1600/1662038792820553-0.png" width="400">
</a>
</div>Çocuk parkında kızımı salıncakta sallarken ( Oğlum da o dönem çocukluk evresinde) , kadınlardan hep şunu duymuşumdur. Bunlar kolay günlerin, ilerde ergen olsunlar, genç olsunlar asıl o zaman işte görürsün.Gerçekten böyle mi yaa.. Yani ben sabah uyandığımdan itibaren kahvaltısı, oyunları, kitap okuma, kaliteli vakit geçirtme, yok tv izlemesin, yok benle otursun, dağınıklık toplama, iyi beslensin hadi yemek, yavrum gel beraber pişirelim, gezdirelim, hava aldıralım.. Gerçekten bundan daha zor zamanlar mı gelecek diye düşünürdüm. <div><br></div><div>Evet gerçekten öyleymiş.. Dememi mi bekliyorsunuz :)) Hayır . Ben yine aynı kanaatteyim. Arkadaş zor yahu zor. Bebeklik çocukluk dönemi daha zor. Oğlum 18 kızım 11 yaşa gelmiş, aynı şeyi düşünüyorum. Ama ilerde ne olur, ne görürüm bilmiyorum. Ya da zorluklarından bahsettikleri gün daha gelmemiş de olabilir. :/ </div><div><br></div><div>Evet kızım 11 oldu. Kendi işlerini ,hatta bununla beraber benim işlerimi halledebilecek kıvama geldi. Mutfağı bi güzel toplar , aynı ev hanımı gibi. Ama bundan bahsedilmesinden de hoşlanmaz. Ben şöyle kızımı ağız tadıyla bi övemem. Anneee ... ne gerek var şimdii. :) Belki de söylediğim zaman onun için bir kıymeti kalmıyor.</div><div><br></div><div>Bu sene biraz daha verdiği cevaplarla ergen modunda olduğunu hissettirse de, bizimle konuşurken, ona bebeğimsi bakışlarımızı attığımız için bebeğimsi konuştuğu zamanlardayız. Hem bitanecik küçük prensesinizim, hem de büyüdüm artık. İkisi bir arada şampuan..</div><div><br></div><div>Şeker kız candimizin burnunda hafif sivilcer eşliğinde görülen ergenlik belirtileri, artan ses tonu, karşı çıkmalarda dengesizlik, sıkılganlık,salaş giyim gibi konularda da devam eder. Okuldan eve gelirken bile sıkılır hep telefon açar bize. Evini sever, odasını sever, kedisini sever.</div><div><br></div><div>Hep sev, hep sevil, e mi?</div><div><div><br></div><div><br></div></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-4572107310578519342022-03-04T06:43:00.000+01:002022-03-04T06:43:44.597+01:00Ta-bim 17 yaşında!Ta-bi 17 yaşında, ergenlik çağının zirvesini yaşayan bir gencimiz. 14 Ocak'ta dünyanın kendi etrafında dönmedine izin veririz:) Onun dışında zaten kendisine göre bu cümlenin tersini yaşar yaşatır yavrum sağolsun.Çok değerlidir, zehir gibi zekaya sahiptir, almancası çok iyidir, görünüşü çok hoştur, ama her ergen gibi bunun tersini düşünür. Yani yaşıtları ne yaşıyorsa aynı şekilde ilerliyor normal olan bu, ebeveyn olarak bizler bunu kabul etmekte zorlansak da bu böyle. Doğum gününde babası ve kardeşine sürpriz döner getirmesi( ben dışarıdan yemekten çok hoşlanmadığım için bana yok:) gözümüzü yaşarttı nasıl sevindik. İşte böyle detaylara ihtiyacımız var, düşünceli olsun, insan olsun özünde iyi olsun, zaten en mühimi bu. Bu sürpriz bize yetti,öyle büyük beklentiler içinde değiliz. "Z" kusağı , metaverse, deizm , cinsel eşitlik gibi tatsız kelimelerin arasında büyüyen,bunlar arasında bir anlamlandırma kargaşası içinde bir yer tutturmaya çalışan gençlikten ne kadar ve ne beklemeliyim, Necip Fazıl'ın bir gençlik hayali fersah fersah uzaklarda.. Elimdeki bu genci şu şartlar altında " sevgi " ve "güven " verebilirsem ne mutlu bana. Ve onu ne kadar oturma odasında bizimle tutabilirsem kârdır gibi gelir bana.<div><br></div><div>Benim oğlumda özünde iyidir,merhametlidir, namazını kılmaya çalışır, bir şeye kızsa hemen pişman olur,hiç bir şey olmamış gibi yanımıza gelir, fazlası değil belki ama en azından görevlerini yerine getirmeye gayret eder. Çok arkadaş canlısı değildir, evcidir, mutlu olduğu yer evdir, saçına,dişine,kişisel bakımına önem verir( bu sene daha bir dikkatli). </div><div><br></div><div>Bu sene bazı kayıplar yaşadık, önce evimizin kuşlarını kaybettik, onlarla güzel bağ kurmuştu, hep fotoğraflarını çekerdi, sonra arkadaşı... belki de hayatında bir dönüm noktasıydı, bir gecede sevdiği birini kaybetmek, ki oğlumun kalbine giren çok az kişi olmuştur ama Kerem bunu başarmıştı,Ps4 'te oyun oynadığı tek kişiydi mesela. Haberi aldığımızda hep birlikte sarılıp ağladık. Destek olmaya çalıştık,ne hissetti ,ne yaşadı belli etmez ama çoğu zaman göz yaşları ile ne yaşadığını belli etti( ediyor) . </div><div>Neyse seneye doğum günü gelmeden atayım bu postu ben:)</div><div><br></div><div><br></div><div> </div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-64471149121019770632022-01-16T23:50:00.001+01:002022-09-01T15:24:49.312+02:0030lu sayıların sonundan merhaba!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjy5CK7YBXOBeiCBVT8I67L3jGxqijIvKE4-PBR2Y4_uMlacC3-dlE1h3b6QLelNdQKpriK_4Rf1Nl4Ns_m_jMYga5JXTEhHjCtP9Gjh49dcZHSVqHEp2fMw-VJmP_TJgAsmNbzr-ROrXDifc1fWo4UGmOTRVLfph12Kbjkvuoqn0vTWAcRFrIKnStB" imageanchor="1">
</a><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjy5CK7YBXOBeiCBVT8I67L3jGxqijIvKE4-PBR2Y4_uMlacC3-dlE1h3b6QLelNdQKpriK_4Rf1Nl4Ns_m_jMYga5JXTEhHjCtP9Gjh49dcZHSVqHEp2fMw-VJmP_TJgAsmNbzr-ROrXDifc1fWo4UGmOTRVLfph12Kbjkvuoqn0vTWAcRFrIKnStB" width="400"> <b> </b> <b> </b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjy5CK7YBXOBeiCBVT8I67L3jGxqijIvKE4-PBR2Y4_uMlacC3-dlE1h3b6QLelNdQKpriK_4Rf1Nl4Ns_m_jMYga5JXTEhHjCtP9Gjh49dcZHSVqHEp2fMw-VJmP_TJgAsmNbzr-ROrXDifc1fWo4UGmOTRVLfph12Kbjkvuoqn0vTWAcRFrIKnStB" imageanchor="1"></a></div><div> <b> </b> </div><div>Bu senede korona uğramamış ender bir tür olarak hayatıma devam etmekteyim. Kısıtlamalardan dolayı, evde büyüme ve gelişmesini tamamlamaya çalışan bir şahsiyetim. Bu sebepten evden çalışma hayatı,online dersler, zoom , go to Meeting, Teams, Jitsi Meet zımbırtılarının incigine cıncığına kadar bilirim. Hangisi yüksek sese hassas, hangisinde powerpoint sunarken mause takılıyor bana sorabilirsiniz, zaten en çok bana soracaksınız ( Üstad Erol Büyükburç'a selam ederim..)</div><div><br></div><div>Ya bu sene sadece leblebiden bahsetsem. O varlık..o muhteşem varlık.. Allah bi özenmiş bi bezemiş şaşarsın.. Hayvan mama yemeğe doğru gidiyor hayran bakıyoruz, miyav diyor </div><div>( bildiğin miyav) evde bir neşe.. Kavga ediyoruz, önümüzden geçiyor,dikkatimiz dağılıyor gülüveriyoruz.. Ailecek kedi hastalığına tutulmuşuz. Galerimiz full Leblebi. Her ne kadar eve kedi almaya karar verişimiz biraz hüzünlü olsa da iyi ki almışız</div><div>( Kuşlarımız fındık ve fıstığın ölümü üzerine kedi almaya karar vermiştik) ,neydi? 250 euro ile yapılabilecek en güzel şeylerden biri.</div><div><br></div><div>Bu sene neler oldu şöyle bir bakarsam,( bunun için fotoğraf galerisini şöyle bir karıştırmam gerekti) , kocamın güzel hediyeleriyle süslenmiş kollarımı görüyorum:) Kızımın ilkokulu bitirmiş ,yepyeni okuluna geçişinin belgelerini göruyorum. Yine kocamın nefis menemenini görüyorum ( insan nefret ettiği nasıl bu kadar mükemmel yapar yaa). Haftasonu cami kursumda şahane şeyler yapmışız rengarenk şeyler görüyorum. Arabayla Türkiye yolculuğu var, oğlumun ilk defa kot pantolon giyişini kutlamışım,Çorum'daki piknik parkında çılgınca eğlenmişim,boğazda yemek, Ankara'da dost kahvaltısı,Eskişehir'de Aynalı'da kahvaltı ( off tadı damağımda:( ),Gönül Dağı'na gitmeden durmamışı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div>m ama Sivrihisar pidesi yiyememenin hafif üzüntüsünü görüyorum.Araba bozulmuş motorun kokusu burnuma geldi.Zaten bundan sonra hep kedi hep kedi olarak fotograflar devamke.Buralara daha çok uğrasam ayrıntıya girerdim elbet ama hayatımda o kadar çok şey var ki, ye-tiş-ti-re-mi-yo-rum. Son dönem Karabük Ünv. Arapça programına da yazılınca hah şimdi şapa oturmaca. Olsun gayet memnunum, dünyaya kaç kez geleceğim.Taakatim varken bu da olsun bakalım. Rabbim güç kuvvet versin,hoş bir seda bırakalım biz de şu fâni âlemde.</div><div><br></div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-62478706280940553682021-11-07T00:24:00.000+01:002021-11-07T14:35:36.105+01:00250 euro ile ne yapabilirsin?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDcZCW8LvmfW74bniVO74b7qK8flaYKCgkVx3K0ele2Q9_4loNe_5DtCyPniCipHsy2Q4lQAuHQRmZnCKM1_8H5rCnVoPo6kL4WeIjgtG3XNjZQBJSKuf9EVruGyL1zI5GivJuZbFSP6A/s1600/1636241086500863-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDcZCW8LvmfW74bniVO74b7qK8flaYKCgkVx3K0ele2Q9_4loNe_5DtCyPniCipHsy2Q4lQAuHQRmZnCKM1_8H5rCnVoPo6kL4WeIjgtG3XNjZQBJSKuf9EVruGyL1zI5GivJuZbFSP6A/s1600/1636241086500863-0.png" width="400">
</a>
</div>Bir "şey" düşün ve yumuşacık olsun böyle sarılınca sıcaklığı kendinden gelsin. Sonra çıkardığı sesler seni dinlendirsin hatta huzurundan uyuyakal yanında. Bakışları da içine tuhaf bir merhamet koysun. Öyle çok pahalı da olmasın normal bir bütçeyle ulaşabil. Kavgaların ortasında salına salına içeri girsin tuhaflıklar yapsın kavgaları tükürük püskürtülen kahkalara dönüştürsün.Top oyna onunla, yakalamacılık, kaçıp kovalama filan hareket katsın hayatına. Bazen de mayış kal yanında tembelliğine tembellik katsın yerinden kalkama. Kötü şeyleri de var tabi hayat hep kolay olmaz cennet olurdu hayat. Yanındayken rahat rahat bir tabak cips bile yiyeme ortak çıkar. Mutfağın kapısını kapalı tut, yemeklerine dalar.Kapı mı çaldı ,çalan beklesin al onu sakla tut yoksa kaçar. Bilgisayarda telefonda işin mi var beklesin ilgilenmezsen yaralar.Sabah ilk önce uyanana fena takar. Neymiş bu ? Evet bildiniz o bir LEBLEBİ. Nâm-ı diğer Leblebito, Leblebiş,Leblebitoviç, Miyavito, Miyavko,Miyakovski, Miyaviyavi , top oynadığı zaman Leblebinyo, Motor taktığı zaman Harley Davidson,hızlı kaçınca şimşek, lan, pusucu, Küçük miyav, Kedi çiceği ( Zaten bizim eve giren herhangi bir şeyi asla kendi ismiyle anamayız). Hoş geldin Leblebi ,250 euro ile yapılabilecek en güzel şeysincoskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-73206750676056904662021-04-15T02:47:00.001+02:002021-04-16T21:48:06.775+02:00Ramazan geldi Ramazan!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwXzaVjphmfDTCiMb7B7jN2BDTKsYe6nAs3qijhc5_tuUimr1fnGbANyacXtPPij9_zm2wENv4tpjpmT1kQkySthCr-zSG1pFC3bn53VksXdPZHiw1GxNpB4tyeE8efvr8V2e1eqQg6jc/s1600/1618447646871917-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwXzaVjphmfDTCiMb7B7jN2BDTKsYe6nAs3qijhc5_tuUimr1fnGbANyacXtPPij9_zm2wENv4tpjpmT1kQkySthCr-zSG1pFC3bn53VksXdPZHiw1GxNpB4tyeE8efvr8V2e1eqQg6jc/s1600/1618447646871917-0.png" width="400">
</a>
</div>Özbek sanatçıların seslendirdiği bir başlık koydum,benim için bu müzikli bir sözdür asla dümdüz okuyamıyorum "Ramazan geldi ramazaaan" :) Bu kez de yine evlerimizde ağırladığımız, onun için süslü ışıklı gösterişli köşeler hazırlayarak ( belki biraz da abartarak)... ( Ama tek eğlencemiz bu napalım yani ) beklediğimiz mübarek ayı sanki sadece biz değil , tüm kainat bekliyor gibi. Yıldızlar, güneş, ağaçlar, hayvanlar , en çok da hilal gözlerini kısarak pusuda beklemiş ve gelince huzurda saygıyla eğilmiş " Hoş geldin ey beklediğimiz" demiş gibi.. <div><br></div><div>Biz de bu sene yine tüm malzemeleri depodan çıkardık ve özenle kurduk. Bu ramazan, köşemizde küçük bir camimiz var. Hafsa hanım teravihleri orada kılıyor. Hep birlikte ikindi ve yatsı sonrası hatim okuyoruz ve namazları cemaatle kılıyoruz. Rüya gibi başladı diyebilirim. Hatta buraya evimizin şairinden bir akrostiş ekleyim:)</div><div>Rüya gibi bir Ramazan yaşıyoruz.</div><div>Akşama iftarda buluşuyoruz</div><div>Mukabeleyi hep birlikte okuyoruz.</div><div>Ailecek teravih namazını kılıyoruz</div><div>Zaman dursa bu ay hiç bitmese</div><div>Asırlar boyu böyle sürse</div><div>Neticesinde bizi birlikte cennete götürse</div><div><br></div><div>Bugün 2. günümüz bitmiş oldu. Umulur ki her gün buraya girilse, notlar yazılsa, Selcan hanım ...Duyurulur...</div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-252608102956892312021-03-06T00:27:00.000+01:002021-03-06T00:27:07.954+01:0045'lik eskimeyen plak!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBd9iaxqcyZJJl3ttWBbj7cFDxWD9CnpBF_iAs8Tv8ESDw66hMTTIyqjzvQRCLRqkXdR_F17YdWUMjZ1MEOf0zzrulLI9MbYkSXMz6DrROuFnV7Kq9x1DQVAWkb8hdqn8TkXAKXyG8wrI/s1600/1614981187502421-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBd9iaxqcyZJJl3ttWBbj7cFDxWD9CnpBF_iAs8Tv8ESDw66hMTTIyqjzvQRCLRqkXdR_F17YdWUMjZ1MEOf0zzrulLI9MbYkSXMz6DrROuFnV7Kq9x1DQVAWkb8hdqn8TkXAKXyG8wrI/s1600/1614981187502421-0.png" width="400">
</a>
</div>Dünya döner..Zaman döner.. ve döner döner... evet gece 00.00' ı gösterdiğinde belki bir lahmacunun arasına koyduracağı ekstra etli bir dürümle 45 yaşına adım atmış olacak beyim.Bunun hayalini kurmak, bu fikirle birkaç gününü gülümseyerek geçirmek ,kıskandığım bir olgu.Keşke mutlu olmak bu kadar kolay olabilse. Aslında haksızlık etmek istemem Yasin'in yanında mutlusunuzdur, çünkü o kendinden çok sizin rahatınızı düşünmüştür çünkü bir kahraman olmak bunu gerektirir. 44 yaş pek kolay geçmese de bizim için sonu güzel oldu diyebilirim. Tüm tuzakları Allah kurar değil midir? O halde bu tuzakları pekala hayırlara da çevirir. Hayırlara dönüşen bir korona dönemi gibi mesela.Evden çalışmanın,hep bizimle olmanın, yanıbaşımızda koruyucu görevini tamamlaması için çok güzel bir fırsat olması mesela. Bu sürede bazen sevmediği işler yapmadı değil, mesela bol bol yürüyüşe çıkmalar, bir türlü bitmek bilmeyen sıkıntılı perhiz,rejim,diyet sözleri.. Ve ulaşabileceği en son kiloyu da bu yaşında görmüş oldu.Şimdilerde bol gelen eşyalarla çöpe atarak vedalaşıyoruz ki bir daha bize musallat olmasınlar:) <div><br></div><div>Musallat demişken birlikte Kurtlar vadisinin bölümlerini baştan izlememiz de bu dönemin etkilerinden oldu. Birlikte vakit geçirmenin keyfini bir kez daha keşfetmişken bagaj döneri ile bendeniz dönerin o kadar kötü bir fast food olmadığını da keşfettim. Gidilecek alanlarımızın gitgide azaldığı günlerde birbirimize yolculuk yapmamız , en mantıklı ve hoş şeydi:) Birliktelik demişken, cemaatle kılmaya başladığımız namazlarımızın zevki de sevabı kadar çoktu. Market alış verişi, mutfak işleri derken bir çok şeyi beraber yapıvermişiz, ( spora da başladık ama o biraz hmmm) ,mutfakta biri tahta kaşıklarını bulaşık makinesine atmayıp elinde yıkıyorsa o olmuş demektir.Yasin tam bir mutfak olgunu .. </div><div><br></div><div>Olgun mu dedim, "hamdım,piştim, yandım " misali bir konuda daha bu sene " ben de varım" dedi ve akrostiş sanatını aşk ile ustaca birleştirip eşini mest eden eserler bıraktı.Böylece kalbimi hem maddi ,hem manevi çiçek bahçesine çevirdi. Ömrün çook uzun sonunu düşünmeyen kahraman, 86 yaşına kadar! huzur ve sevgi ile bizimle yaşa ! Sağ kolunda saatin, sol elinde,kimsenin senden hacılayamayacağı tesbihin ile şimdi pastanın mumunu söndürebilirsin. Mutlu ol doğum gününde, hayatın her yerinde, mutlu ol doğum günündeeee:))</div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-21529562780554234042021-02-22T23:27:00.001+01:002022-09-05T00:21:54.755+02:0010 üzerinden 10!!!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwkVPyUZXazAib4bpO8aerORBPDA1ozrB17Q4u8ZvxJr5NvjUIdliZNnn9N_r_r7SQB8xwxpFHCgs0xupMG4IGuetUWKOUQ72RFyc9p7FOB9bjQnpLpuB0GiBWB96DSOydJ3D3SWrOXXM/s1600/1662330111252667-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwkVPyUZXazAib4bpO8aerORBPDA1ozrB17Q4u8ZvxJr5NvjUIdliZNnn9N_r_r7SQB8xwxpFHCgs0xupMG4IGuetUWKOUQ72RFyc9p7FOB9bjQnpLpuB0GiBWB96DSOydJ3D3SWrOXXM/s1600/1662330111252667-0.png" width="400">
</a>
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div>Haadılayn, kıdımız,pyensesimiz, piyakasaurusumuz ve dışarıdan duyanın asla ve kat'a anlamayacağı çeşit çeşit lakaplarıyla nâm-ı diğer Hase; 10 yaşında. İki rakamlı sayılara geçtik geçmesine de hala küçük bebeğimiz gibi kucaktan kucağa geziyor,şımardıkça şımarıyor. Abinin gözbebeği zaten kıyamadığı, hele o pembe üstünü giyince lolipopa benzettiği ... O kadar çok gelip sarılıyor ki artık sınır koyduk( Sınır koymak bizim işimiz..) <div>Bu sene onun için de tabiiki evde kalma senesi..Hatta beklemediğim şekilde memnundu yani artık abisinin bile canına tak etti de okula gitmek istedi, o bir gün bile istemedi.. O da sahurlara kadar oturdu epey oruç tuttu, videolar yaptı, pek oyun oynamadı, tüm oyunlar ekran başındaydı. Tabiiki komşu Ceylin ve Nisa, okul kankisi Zahide, kuzen Arda, koronasız yaşam alanından fırlayıp evimize sık sık konuk oldular. </div><div><br></div><div>Hafsa kızımıza bu sene kuş aldık ama o pek sahiplenemedi doğrusu, çoğu zaman odasında bile istemedi hanımefendi çünkü ona alışmıyorlarmış.Emeksiz yemek olur mu Hafsa hanım?!</div><div><br></div><div> Tabiiki yeni odasından da bahsedeceğim elbette.Aslında bizim yatağımızda daha fazla yatmamasına nasıl bahane buluruz diye düşünürken aklımıza Hafsa ile odaları değiştirmek geldi. Bu uğurda küçük odaya geçmeye razı olduğumuz doğrudur. Aman zaten büyük yatak odası neme gerek?!! Sadece çamaşır yerleştirmek için giriyorum gün içinde. Oysa Hafsa geniiiiş çevresini küçük odasında ağırlamak zorunda kalıyordu. İyi oldu mu? Oldu..Benim de yeni bir yatak odası takımım oldu ,onun da ışıklı yatağı.</div><div> </div><div> Hafsa Selin'in elinden artık pek kahve içemez olduk. Kahve yap bize deyince uyku taklidi yapıyor.Tembel mi? Yok canım biraz üşengeç olabilir. Yemek sonrası duayı bana kaptırmamak için hızlı davranıyor,çünkü benim duam uzun ,onunki kısa. Hala bazı kelimeler onun sözlüğünde çok başka,mesela karnı gudurdar,canı sıkışır, gözleri kamışır..Saylangoz, hayla, yüra.. Biliyor musunuz okullar da uzuttu,uzudu, uzuldu...Bazen de çok bilir,baba ne cüretle bunu yaparsın..gibi..</div><div>Meşhur cümleyi de yazmam lazım buraya " Anne, klamottenlerimi wäschekorba werfen edeyim mi?"</div><div> </div><div>Pyenses senin için ne kılıklara girdiğimizi görebilsen..Alnımda madenci ışığı ile hikaye okurken nasıl görünüyorum ki senin gözünde? Ya da senin için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan baban bir kahraman gibi değil mi sence? Ve abin.. "Şeker koymayın çaya,Hase elini bandırsın yeter" diyen abin sevgiye nasıl doyuruyor seni? İşte böyle güzel saçlı Rapunzel,sen de öpücüklerini lutfet yeter bize.. İyi de doğmuşsun maaşallah gülden güzel kızım</div><div><br></div><div><br></div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-54645838605285686582021-01-26T19:16:00.000+01:002021-01-26T19:22:55.241+01:00Tabiiki Ta-bi!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPNSwtgZ9duCiOXmphRk0rBYwVfg61PUiOxj2tjQjkT5FxOgAb1Vk6CFpnR9Xtr20ALCzd6gf6_W-1MEFEn453Hb4X7b8jANlFdZ0fyss-xuUzQfHYqD-MBZsuCaYWv07wOL7wRRxf7GY/s1600/1611684968674940-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPNSwtgZ9duCiOXmphRk0rBYwVfg61PUiOxj2tjQjkT5FxOgAb1Vk6CFpnR9Xtr20ALCzd6gf6_W-1MEFEn453Hb4X7b8jANlFdZ0fyss-xuUzQfHYqD-MBZsuCaYWv07wOL7wRRxf7GY/s1600/1611684968674940-0.png" width="400">
</a>
</div>Tabilayn 16 yaşına girmiş bugün.Bu yıl herkes gibi çok farklı bir 15 yaş geçti diyebilirim.Çok sevdiği evinden çıkmadığı, Ps4 koltuğuna yapıştığı, okulun, dersin, ödevlerin selâsının okunduğu bir yıl. Mesela koskoca ramazanı rahat rahat oruç tutarak, sahuru iftarı birbirine geçirerek başka bir ramazan olmaz sanırsam. Gelsin lahmacunlar,gitsin suda balıklar.. Sonra sınıfta kalma yoktu mesela. Toz pembe olmayan şeyler de vardı tabi. Örneğin maçlar yoktu, antrenmanlar yoktu ve özenerek aldığı salon ayakkabılarını giyemedi:( Evet belki de bir ev sever için en üzücü şeydi bu. Home sweet home sonuçta..<div> Taha Bilal tabiiki oturdu, film izledi, fortnite oynadı (şaka:), nadiren ödev yaptı, bazen okula gitti , bol bol yedi, sonra yine yedi,fakat iyi yedi.Korona ilk döneminde 9 kilo aldı. Berberler kapalı olduğu için uzayan saçlarını annesi olarak bendeniz kestim. Übergang yap deyip duruyordu,sonunda yaptım ve galiba beğendi. </div><div><br></div><div>Yani işte evde geçince günler, dışarıda pek fazla hayat yoktu. "Hayat eve sığar" sloganını tam manasıyla eve uydurduk. Aslında sıkıcı olmadı ama en çok zorlandığımız, ve hatta pek pek çok zorlandığımız, hatta ve hatta pertimizin çıktığı konu her zamanki gibi beyimizin ödev konusu oldu. Öğretmenler saldı biz de saldık. Saldıkça saldık. Tam bu sene notlar iyi geliyor dediğimiz yerden vurdu bize oğlumuz:) Biz de ona vurduk tabii. Fiziksel şiddet olmasa da verdiğimiz cezalarla vurmaya çalıştık kendisi sıkı bir mazoşist olduğu için , vurdukça güldü ve tüm cezalara katlanmak şöyle dursun, hayatında dönüm noktası olan cezalar oldu. Almanca'dan( belalısı) 6 alınca, ceza bulma konusunda doktorasını almış biricik eşim</div><div> ( Buraya iltifat koyayım:) Harry Potter serisini okumasını şart koştu. İlk cilde yine bizim zorumuzla ve kitabı günlere bölerek başladı sonradan elinden bırakamadı. Birlikte film serisini baştan sona izlerken, bize sürekli "Kitapta şöyleydi , kitapta aslında şöyle olmuştu" demesi biraz gıcık verse de, bu mecrada kaliteli bir film serisi seyrettiğim için ben de mutluyum doğrusu...</div><div> </div><div>Evet yine ve yine kardeş sevgisi doruğundaydı. Kardeşini çok severken bunaltması, aşırı düşkünlüğünden sinirlendirmesi, merhametinden perişan duruma düşürmesi peki:) Zıtlıkları yaşatıyor. Bir cümle yazıp bu bahsi kapıyorum. " Şekere gerek yok Hase, elini çaya bandır yeter" ufjffgdkhivi</div><div><br></div><div>Rambo yezeli fırtınası, nevresim takımı düşmanı, " Pullovamın kaput olmasını istemiyorum" " Kazağım kıllaştı" gibi harika cümleleriyle Türkçe devrimcisi,cemaatle namazın her daim geciken müdrîki, evimizin çöpten sorumlu devlet bakanı, alzeimerin şifasını bulan, ödev düşmanı, yemek öğütücü biricik oğlumuz iyi ki doğdun. Seni çok seviyoruzz</div><div><br></div><div><br></div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-76367074093626303622021-01-08T13:43:00.000+01:002021-01-08T16:08:38.960+01:00Başörtü mağdurluğu..enter!!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLFeN1PSMHfy8WtlqFJNuasikgiopiAqrPQ7zLsSTY9vfY9tVcuEMViAf8RHNZZSI1ogmKJN0_Jx1o9yudg-z9PTvSyhdwurJGTDAVJ_n-v9gfLsw2ZF1pDM4beiQuMiIYA4G5bZNM_-c/s1600/1610109800621433-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLFeN1PSMHfy8WtlqFJNuasikgiopiAqrPQ7zLsSTY9vfY9tVcuEMViAf8RHNZZSI1ogmKJN0_Jx1o9yudg-z9PTvSyhdwurJGTDAVJ_n-v9gfLsw2ZF1pDM4beiQuMiIYA4G5bZNM_-c/s1600/1610109800621433-0.png" width="400">
</a>
</div>Sene 90'lar.. 14 yaşlarındayım, beklediğim vesile geliyor ve ben de KENDİM karar verip başörtü takıyorum.Tabi o zamanlar öyle "kızım tesettüre girdi" partileri, mevlitleri, alış verişleri yok. Yani karar verdiğinin günü ablanların başörtü çekmecesinden bir eşarp verirler ve takarsın. Şaşılacak bir iş değil benim için, sülalesi imam hatipli babası hoca olan biri için beklenebilecek bir hareket:) Başörtü takan biri olarak toplumun benden bazı beklentileri tabii ki olacak. Misal başörtü ile beraber beynim de kapanıyor,içerisi güneş görmediği için,kullanılmayan dip köşeler gibi örümcekleniyor! Ayrıca amansız bir hastalığa yakalanmış,kaçılması gereken bir tipsindir ve başörtün muhtemelen bir yerlere takılacağı için geleceğe ilişkin kariyer planları asla olmayacak biri oluvermişsin insanların gözünde!<div><br></div><div>O günden sonra aslında insanların benden tam olarak ne beklediğini asla anlayamadım. Mesela halk otobüsündeki teyzenin ,karşımda gözleriyle beni neden ezmeye çalıştığı ,bana bakıp yakasını silkmesindeki sebep? İçimden "ben Atatürk'ün gençliğe hitabesini ezbere biliyorum" diye bağırıyorum da duymuyor..Hani hababam sınıfı izleyenler bilir tüm sınıf ayağa kalıp ezbere söylüyor ve kel Mahmut hocanın yanındaki utanıyor. Yapsam mı bende ,şimdi şuracıkta otobüste:)İşte umut dünyası o zamanlar Atatürk ilke ve inkılaplarını filan ezbere bilmenin erdem olduğu bir dönem işte. Aslında o da benim için "şeriate hayır "mitinglerinde ön safta "Türkiye laiktir laik kalacak " diye çemkiren, perması tiftiklenmiş, dudakları artık ruj tutmayan,topuklarının yarıklarına kağıt soksan kalabilecek teyzelerden biri olarak kaldı. Gözümün önünde canlandı şu an fhdxjjhk!</div><div><br></div><div>Yine bir gün imam hatipten bir arkadaş ,her zamanki olağan durumlardan biri olarak,başörtü iğnesini yutunca hemen yan taraftaki hastahaneye götürdük. Sahi iğnesini yutmayan var mıdır?Hemşire hanımın dediği doğru muydu gerçekten? "Bu başörtü sizin başınıza daha çok bela olur" diyordu.İki kelime etsen hastahane kapısında bulabilirsin kendini, "Şu kızlara haddini bildiriniz" deyiverse maazallah! Bir dahaki iğne olayında ne yaparız biz.İşini yapmayıverir,sinir olur eline muhtaçsın ya öyle bir dönemdeyiz.Ama kimse de ağzını tutmuyor ki mübarekler sokakta bile herkes canının istediğini söylüyor sana. İnsanların iç sesi dışarı dışarı bağırıyor. Bahçeli,Beşevler tarafında gezersin, Fadime Şahin'lere bak derler, Cebeci taraflarında irtica hortladı derler, pantolon giyersin, üstü cami altı kilise derler. Kendi hemcinslerin de rahat vermez, çarşaflı kardeşler, böyle giymeyin diye sokak vaazları verirler. İmam hatipte azıcık boğazın açılsın boynuna "pat" diye vurup ,iman tahtan görünüyor derler.Sıfır şaka.. Toplum yüzüne yüzüne konuşuyor acımadan.. </div><div><br></div><div>Ben de öyle sahiplenmişim ki örtümü , birkaç sene içinde kendimden bir parçam oluverdi. Ne amcaların pardüsen çok uzun yerleri süpürüyor, eve gidince yıka demelerine aldırıyorum( abartısız) ne de o zamanki elbise kıtlığından uyduramadığımız kombinlerimin derdindeyim. Hatta 17 Ağustos depreminde komşular ayaklarında şip şip terlikler ve gecelikleriyle kendilerini sokağa atarken, ben aynı zaman zarfında, iç eşarbını takmış, yan iğnesini bile unutmamış olarak bir kontes edasıyla merdivenlerden iniyorum. Kendini aşağıya atan bi bana bakıyor, sen... ne ara.. Eee el çabukluğu marifet:)</div><div><br></div><div>Üniversite yılları desen tabiiki imam hatip çıkışlı olduğun için puanın kesilecek ve sınavda full çeksen bile öyle doktor, hakim, mühendis olman bir rüya. Sınıftaki arkadaşlardan uçak mühendisi olmak isteyen bile vardı, uçmayın ve paşa paşa ilahiyat seçin diyorum onlara ki o da çok zor artık. Yoğunluk var haliyle herkes kendini ilahiyata atmak istiyor. İlahiyat okusan bile orada bile başörtün dert olur ve en güvenli sahanda bile başörtü sorunu gelir ve çatar. Şunu söylemeliyim ki ben her şeye rağmen başörtü mağduru edebiyatı yapacak son kişilerden biriyim. Hiç değilse okulumda şans eseri kanun uygulanmadı. Okulunu bırakan,kaydını donduran bu şekilde senelerini kaybedenler.. Mesela abimin hanımı Fatma.Çok çok iyi bir dereceyle üniversiteyi kazanıp, ülkesini bırakarak yurt dışında okumak zorunda kalanlar.. Mesela görümcem Neşe.. Asker eşi komşularından eski fotoğraflarını, namazlığını, hatta okuduğu Kur'an'ını köşe bucak saklamak zorunda kalanlar..Mesela Sena ablam..Dövülen,aşağılanan , polis tarafından tartaklanan, kendi mezuniyet törenine alınmayan, ...Tabii bunun yanında bir kelime ile okulunu bırakabilecek, başörtüsü uğruna mezuniyetini yakabilecek olanlar neyin savaşını vereceklerdi, mesela eşim Yasin? Tüm bunlar şaka mı? Yoksa bir hallüsinasyon mu gördük biz? Siz de hep mağdursunuz , yıllarca sömürü yaptınız,timsah gözyaşları döktünüz diyenler nerede yaşıyordu? Ne vardı destek değil de bari köstek olunmasaydı? Geçen geçti elbet,sel gitti kum kaldı. Biz o yüzden başörtümüze iğne ile değil yürekle bağlandık, değerini hep bildik,kutsal saydık. İnşallah bu millet tekrar o günlere dönmez ancak Ebu Cehiller ölmüyor,kıtalar ,zamanlar dolaşıyor...O gün gelmeden , nasıl bir duruş sergileyeceğiz, işin neresinde duracağız, dahası bunun çilesini çekmeye hazır mıyız?..</div><div><br></div><div>O dönemler çokça dinleyip ,efkar basmasını istediğimizde playlist :)</div><div><br></div><div>Zalim güçlü olsa da,</div><div>Örtüne dil uzatsa da,</div><div>Zafer bizimdir bacım.</div><div>Atsalar kor ateşlere </div><div>Sen sabret bacım. </div><div>.....</div><div>Aldırma söylenen o sözlere,<br></div><div>Sen dağıt etrafa mis kokunu,</div><div>Yeşerecek sevdan,kutlu tohumlarla,</div><div>Körpe dudaklarla..</div><div>....</div><div>Ey sevda kuşanıp yollara düşen,</div><div>Bilesin bu yollar dağlar dolanır,</div><div>Yare ulaşmadan düşersen eğer,</div><div>Yarına sesinin yankısı kalır</div><div><br></div><div>Hey gidi günler....</div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-6318352253700801992020-12-27T22:34:00.001+01:002020-12-28T00:02:29.018+01:00Bu adam da benim babam işte!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfWr_8u6Ahs-ILEfIbYFvXB6FZagTCviyzH1IdMiLMOeu5aDNTLHotMTfXtKdup5jPCZ4MYkDd0g7lFe05KLZV9ARTDKMkZtYga3lws11Ve0i6Pi_MqSiAuCja25UFLa4KjvWTxLqLtWE/s1600/1609104898947195-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfWr_8u6Ahs-ILEfIbYFvXB6FZagTCviyzH1IdMiLMOeu5aDNTLHotMTfXtKdup5jPCZ4MYkDd0g7lFe05KLZV9ARTDKMkZtYga3lws11Ve0i6Pi_MqSiAuCja25UFLa4KjvWTxLqLtWE/s1600/1609104898947195-0.png" width="400">
</a>
</div>Babam, dünyasını değiştireli tam 20 yıl olmuş bugün. Dile kolay, kalbe zor. Daha dün her zamanki köşesinde uyukluyordu, piknik için uygun günü kolluyordu, gözlerini kırpıştırarak köye yaptıracağın evin planlarını çiziyordu, vs vs... Hem de, babasını, çocuk diyebileceğin yaşta kaybeden herkesin kullanacağı bir tabirle "erkenden" gitti.<div><br></div><div> Gelinlik giydiğimi görmeden, eşimi çocuklarımı tanımadan ,evimde bir bardak çayımı içmeden...gibi duygusal cümleler de kurabilirim devamında. Ama bugün yazacaklarım daha çok bıraktığı izlerle ilgili olacak. Böylece hatıralarımda hep capcanlı kalacak. </div><div><br></div><div> Anneciğimin özenle ütülediği, asla çift kat izi göremeyeceğiniz laci'leri ve her daim boyalı ayakkabısıyla karşımda pırıl pırıl bir devlet memuru. (Hâlâ rüyalarıma bu resmi ile girer.)</div><div>İşe devletin servisi ile gelip gidenlerden. İş dönüşü elinde hep bir levazım bakkal poşeti olanlardan. ( Hep de içinde bizim için lezzetli bir şeyler olur:) Hasta olduğumda Kızılay hamburgeri isterim, seneler sonra öğreniyorum ki ne de zormuş ona ulaşması, servise binmeyecek o gün, büfeye yürüyecek, oradan otobüs ..Ankara trafiği... Ama hiç söylemedi bunu. Fedakarlığı öyle öğrenirsin. </div><div><br></div><div>Yüksek İslam mezunu diyanet çalışanı başmüfettişlerden..eski müftü. Tüm sanat eserlerini biliyor. Münir Nurettin Selçuk, Saadettin Kaynak dinleyip eşlik ederken bir yandan kızı için gazete kağıtlarından patron çıkarttığı bayramlık takım dikiyor. Çizgili kırçıllı kumaş. Şimdiye kadar giydiğim en iyi bayramlık.. Mutfakta bir aşçı, yeri gelince bir ressam. "Baba sen hoca olmasaymışsın her şey olabilirmişsin" diye sorduğum ve şaşırdığım bir sürü "şey" i hakkıyla yapıyor. Çok fonksiyonlu insan olmayı da böyle öğrenirsin.</div><div><br></div><div>Nice büyük şahsiyetlerle oturmuş kalkmış, başbakan,bakanlar sofralarında yeri olmuş ama bakma onlara.. Haftasonu fırsat bulur bulmaz soluğu köyümüzde , sıcacık babaanne dede soframızda alırız ya işte o sofra babama göre asıl "Bey Sofrası"dır. Ve hep aynı bilmece, illa sorulacak: Çulluca çaputluca, beyler önünde kıymatlıca?" Hep bir ağızdan bağırırız: Haşhaşlı gözlemeee:)Yaz da olsa köyün soğuğu bol olur ,o soba hep yanar. Yanında yorgun, kırışmış elleriyle 1.45lik boyuyla minyon babaannem kaç kilo hamur yoğurur o hafta sonu.Orada da köylü Süleyman'ı görürsün devlet memuru Ankara aksanı adam yerine şiveli konuşan lastik ayakkabılı, çocuklarına süt sağan bir Sorkun'lu görürsün mütevazılığı da öyle öğrenirsin..</div><div><br></div><div>Yurt dışında bir devlet erkanıdır artık son demlerinde. Eve yığınla hediye geliyor Kur'an kurslarında dağıtılmak üzere talebelere hediyeler..Ama öyle çok. Bir seferinde yüzlerce kol saati geldi. Bir tanesini almak için davrandım, onlar bizim değil dedi. Biraz gücendim olayı kavramayan beynimle. Çocukken de hep böyle yapardı. Üzerinde DMO ( Devlet Malları Ofisi) yazan hiç bir eşyayı kullandırmazdı. İşte hak hukuk meselelerini de öyle tecrübe edersin.</div><div><br></div><div>Daha ne yazsam...Bülbülüm deyişi kulaklarımda; yorgunluğu,sevinçleri, hayalleri, umutlarıyla karşımda, koskoca bir baba geçti hayatımdan. Bazen bakışlarımın dalıp gittiği bir piknik alanında, bazen onun sevdiği bir şarkının sevdiği bir nakaratında, bazen de sadaka-ı cariye olarak düşündüğüm bir dersin sonundaki Fâtihâ'da.. Çok sevdiklerin ölse de sende ölmüyor..yani babalar ölse de ölmüyor...O zaman ruhuna el-Fâtihâ. </div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div><br></div><div> </div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-58052455172075840752020-12-19T20:54:00.001+01:002020-12-28T00:01:58.769+01:00Bir takım verimli işler ve Ezgiloji:)Bazı dönemlerde çok verimli,dinamik, aktif ..(işte öyle enerjik ne kadar kelime varsa onlardan..) hissedersin ya tam da o zamanlardayım. Hatta bugün zirveydi diyebilirim. Buna bazı şeyler sebep olmadı değil tabiiki,örneğin sessiz vlog Ezgiloji'nin hakkını ödeyemem. Mutfağa giriyor,buzdolabı temizliyor,kitap kahve köşesi hazırlıyor sadece izlemek bile hayalgücünde kıpırtılar oluşturuyor. Bir de cüzdanında eksiklikler:) Kızın mutfağında gördüğüm şeyler bende ne kadar da eksikmiş! Hani bir şey alırsın, hayatını ne kadar kolaylaştığını deneyimlersin ve dersin ki ben bunu daha önce neden almadım..ya da nasıl aklıma gelmedi.. Bunlar neler mi? Mesela şu: <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigzFPsS15WbmNFDMRoIRjeZlMR7Z2wDu-MlLZ_DARkilSZR_g7e5Nbw4XKq_lzvuzXFoGRIuXQfdVxUo2lboaxnuXQ3OUwqBpsvA7A-Fx-sZE07IBZ2D99BdEioD7fIFE47HTwYJx8G2o/s1600/1608407684663777-0.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigzFPsS15WbmNFDMRoIRjeZlMR7Z2wDu-MlLZ_DARkilSZR_g7e5Nbw4XKq_lzvuzXFoGRIuXQfdVxUo2lboaxnuXQ3OUwqBpsvA7A-Fx-sZE07IBZ2D99BdEioD7fIFE47HTwYJx8G2o/s1600/1608407684663777-0.png" width="400">
</a>
</div><div><br></div><div>Öyle basit, öyle ucuz..ama aklıma gelmedi işte Ezgi' de gördüm ve ampül yandı. Online dersler sırasında, ya da bir tarifi hem okuyup hem yaparken ya da netten bir şeyler not alırken, telefonun arkasına koymalık eşya arıyorum,bir çaydanlık, altı kaymayan bir tabak.. Eve bugün geldi ve ben en az 5 kere kullandım:) Bugün ayrıca bir çok alış veriş yaptım amazondan.Ayrıca takıldığım tüm Ezgi videolarını bugün kırmızıya çevirdim bitti.Şimdi her hafta yeni videolarını beklemek zorundayım:(</div><div><br></div><div>Verimli günüm mutfakla devam etti tabii ben Ezgi'den de çok etkilenmişim nerden neyi değerlendireyim neyin suyunu ne için kullanayım,ziyan olacak ne var diye bir süre araştırmadan sonra 2 aydır duran elmalarla işe başladım!!! Ayşen's Kitchen'da gördüğüm ve ss aldığım ( Bu da bir sorun tabi Ss alınır ve birikir o sayfa asla erimez) bir elmalı pasta yaptım. Elma püresi pişince bir miktar buzluğa attım küçük tatlı krizleri için.. Sonuçta şöyle mükemmel bir şey oluştu:</div><div> ( Yanlışlıkla osmanlı tuğralı tabağıma koymuşum sunum anlayışım bu:)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgys0qptdPz5DlqHvOhClvfvaWcIyPPGS5ZhORcE0_9C84iq9IO1lIX5N08POQPZzE7HHn5yVLbfAy7-XYCKP-GoCB1l_X2HwVJ2LUHGrpTd3KQdoJ1UbpKztyHUnTApYPslEdS_hGUkz0/s1600/1608407681951381-1.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgys0qptdPz5DlqHvOhClvfvaWcIyPPGS5ZhORcE0_9C84iq9IO1lIX5N08POQPZzE7HHn5yVLbfAy7-XYCKP-GoCB1l_X2HwVJ2LUHGrpTd3KQdoJ1UbpKztyHUnTApYPslEdS_hGUkz0/s1600/1608407681951381-1.png" width="400">
</a>
</div></div><div><br></div><div>Tabiiki mutfakta geçen verimli dakikalar programıma devam ediyorum. İki gün önceden kalma bir tabak eriştemi, ve kızımın tabakta mahzun bıraktığı bir tavuk parçasını gözüme kestirdim. Hemen şahane bir yoğurt çorbası oldular. Hatta pastadan kalan bir miktar quarkı da ekledim.O da şahane olmadı mı? Dün zaten börekten kalma lahanalarla turşu yapmışım ve maydonozları toptan ayıklayıp, yıkayıp kutulamışım yani bi ferahlama ..bi rahatlama.. Gözüm bayat ekmeklerde..Onlar da küp küp kedilsin, tereyağda kızartılsın, baharat şöleni ve al sana çorbaya nefis bir kroton.. İşte mutfakta geçen saatlerim Ezgi sayesinde daha uydurukçu, pratik, değerlendirmeci oldu. </div><div> </div><div>Haftasonu cami derslerinde çocuklara hazırladığım namaz kılan çocuk figürlerini yazıcıdan çıkartıp camiye götürdüm, anneler alıp evlerine götürüyorlar ve faaliyetler evlerde devam ediyor. Bunun bir parçası olduğuma çok seviniyorum. Geçen haftalarda hazırlayıp çocuklara hediye ettiğimiz yemek duası runnerları hakkında bir anne şöyle demişti: Ben de öğrenmiş oldum hatta aile grubuma attık onlar da öğrendiler. Bundan daha güzel ne olabilir? Bu bana bir diğer etkinliği hazırlamam konusunda şevk veriyor.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGO-KPkQqSKM1A4UPusaZK60a9oHTN-VjAgZHacn7tCtwcQMX7LDvt4Yvy6w6xd_258jckZd3Dn9dGSC6C_EkZMMJYjk2M8TEpjgDseh-zauQB09OLyde3a9njBuST5KY0C7ciuq-1mEk/s1600/1608407678999731-2.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGO-KPkQqSKM1A4UPusaZK60a9oHTN-VjAgZHacn7tCtwcQMX7LDvt4Yvy6w6xd_258jckZd3Dn9dGSC6C_EkZMMJYjk2M8TEpjgDseh-zauQB09OLyde3a9njBuST5KY0C7ciuq-1mEk/s1600/1608407678999731-2.png" width="400">
</a>
</div></div><div>Güzel bir havada, eşimle bir tur yürüyüşten sonra şimdi bir MTO dersi, tarçınlı elmalı pasta, mum ışığı, çay ile günü bitiririm. Yazmayı gerçekten özlemişim.Keşke daha sık yazabilsem:(</div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-90749032357412543932020-11-30T13:48:00.000+01:002020-11-30T13:48:21.390+01:0038!Sadece yaş günü yazısı için geldiğim benim emektar bloğum; ilk göz ağrım, instagram, twitter, facebook yokken buralar hep tarlayken olanım,yine ne varsa sende var diye geldim, iki kelam edelim, iki lafın belini kıralım diye belimi büküp kapında bittim. Belimi büküp demişken aslında pek de iyi bir sene seçmedim yanına gelmek için..Yazacak pek de güzel,pek de umutlu şeylerim yok bu sene senin için ama olsundu.İnsanın hayatında hep düzlük yok ya!.. Yamuk var, dikdörtgen prizma var, silindir var, piramit var.. Geometrik şekillerle dolu bir hayat yaşamıyor mu insan? Ben de bu sene taşlıklı tâlî yollar, güllerin dikenleri, yoğurdun ekşisi,kirazın kurtlusu, kağıdın samanı, üzümün sapı, bıçağın körü, teflon tavanın çizilmişi, malın defolusu, vb... Bu bahsi açmayalım da zihnimden ,kalbimden, fikrimden, zikrimden uçup gitsin, temiz sayfalardan devam edelim..Zaten de kötü bir filmde kötü bir başrol oyuncusu değil miydik haddı zatında!??<div><br></div><div>Depremler, bir yarasanın ettikleri konulu virüs( ya da dış kaynaklı bir düzmecedfghgth) , volkanlar, yangınlar ..değişik bir senenin içinden geçtik.Korona dönemi için söylenecek pek bir şeyim yok. Evde kalıp sessizce takılmak, dezenfekte, maske, sarılan filmler, kitaplar, araya karışan sahurları iftarlara bitişmiş bir ramazan, başta stand up showa benzettiğim sonraları alıştığım online sohbet ve dersler..Başta gerçekten iyi geldiğini hepimizin itiraf etmesi gerekiyor sahi nereye kadar giderdi ki bu koşuşturmacalar.. Sonraları da alıştık gitti zaten , olağanüstü halden sonraki normal yaşama nasıl uyum sağlayacağız onu düşünürüz bir süre de... böylece geçer hayat gaylemiz.Koronada iyi şeyler mi ne ? Yasin biliyor:) Hem sonra daha az çamaşır yıkadık, okul yok,antrenmanlar yok, kirli çamaşır yok.</div><div><br></div><div>Bu süreçte hayatıma yön veren önei bir unsur daha oldu. Sabahattin Zaim Üniversitesi'ne Yusuf Kaplan önderliğinde bir MTO talebesi oldum. Bu yılın zirvesiydi diyebilirim. 5 kişilik başladığımız okuma halkamız bizi böyle bir güzelliğe yönlendirdi. Şimdilerde devam ediyorum halen .Belki de o olmasaydı gerçekten "kafayı yiyebilirdim" . Gerçi Yusuf hocamız "size bir şey anlatacağım kafayı yiyeceksiniz " deyip duruyor .Aynı kapıya çıkıyoruz gibi bir şey..</div><div><br></div><div>Eve iki misafir geldi bu sene. Biri sarı fıstık,biri mavi fındık. Pisletiyorlar,korkup tırsıyorlar,yaklaşmıyorlar filan ama seslerini duyunca bile insanın kulağı yumuşuyor. Uyumaya yakın kabarıyorlar, fıstık fındığı dövüyor çoğu kez, salıncağına bindirmiyor, bakıp bakıp iç geçiriyorum ne zaman bunların kafalarından öpebilirim diye ama o gün hiç gelmeyecek gibi..</div><div><br></div><div>Bu sene bir sürü yemek yaptım, yeni tarifler öğrendim, masumlar apartmanına başladık kızımla, yeni süpürgemin keyfini çıkardım, yeni minik odamın da.. Bollywood'un dibine vurdum, Deliyürek 'e başladık, yeni yeni şiirler dinledim kocamın güzel kalbinden ve ağzından.. Evet bu benim için yeni ve çok çok özeldi. Şerden hayırlar çıkar mı? Çıkar..Kıssasdan hisse mi? Hisse..</div><div>Yiğidi gül ağlatır mı? Dert söyletir..Seni seviyor muyum? Çok seviyorum My Hero ..</div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-15102316108888856392019-02-10T15:11:00.001+01:002019-02-10T15:11:05.678+01:0036 yaşım<p dir="ltr">36 yaşıma girmişim, dinginleşmiş, olgunlaşmıştım.Öyle diyelim öyle olsun ya da:)  <br>
Bu yazıları yazmadan fotoğraf galerisine giderim, neler yaşadım nereleri gezdim kimlerleydim bakar görürüm.Bir seneyi gözümün önünden geçiririm.</p>
<p dir="ltr">Neler olmuş, ne sular götürmüş, nasipler nereye ulaşmış hayretler içerisindeyim.Görevli olacağım  <br>
Hac yolculuğum için hazırlanırken , 5 gün kalmışken, zemzemim evime ulaşmışken, bir telefon..Eşim trafik kazası geçirmiş.Şok odası diyorlar ilk müdahele yapılıyor dua ediyorum , insan hayatında bazı anlar vardır ya dışarıdan kendini görürsün( ya da bilmiyorum bende oluyordur) Hamdolsun ki kırıklarla atlattı yalnız etkisinden uzun süre beraberce kurtulamadık, kazanın karşı tarafındakiler bizi kendimizden daha çok düşündürdü.</p>
<p dir="ltr">Hal böyleyken tabiii benim hac da başka kurbana. Genelde nasibini insan kendi  oluşturuyor diye bir tavrım vardır ya da ibadetlerde " nasip " diyenlere tavrım da olabilir ama böyle değilmiş öğrendim.Hac yolunda orada içecek zemzemin yoksa "nasip değilmiş " sözüne gönülden inandım.Belki de bu yolda niyet hatası yapmış da olabiliriz ve belki bu da nasibi etkiliyor olabilir diye de düşündüm şimdi .İşleri karıştırmadan bu bahsi kapatayım:)</p>
<p dir="ltr">Yasin çabuk toparlandı, hastahanede hergün ziyaret ettik, yavaş yavaş yürümeye başladı, çocukların emeklemeye ve yürümeye başlamasını takip edip bu aşamalara sevinir ya insan böyle tuhaf duygular içindeydik:)Hatta cocuklar o süreci güzel hatırlar.Bu gibi olaylar ev halkını birbirine daha çok bağlıyor..Tespit</p>
<p dir="ltr">Neyse tabi bu olaylar bazı şeylere vesile olmadı değil.Beni göreve çağırdıklarında çok rahat gitmeye başladım çünkü artık evde kapı çalınca açan biri vardı. Aradan fazla zaman geçmeden Yasin evden çalışmaya başladı. Ben de davet ettikleri seminer ve derslere rahatlıkla gidebildim.Bu zamana kadar pek çok ders verdim.Berlin, Hamburg, Stuttgart, Frankfurt, sonra yurt dışına çıktım İsviçre , Fransa, Hollanda, Avusturya hatta şu an uçaktan bildiriyorum.Uçuşla ilgili pek çok deneyimim oldu.Mesela uçakta niye domates suyu isterler öğrendim:) Bu yerlere çoğunlukla  günübirlik gidiyorum . Sabahtan  "Hadi evlat ben İsviçre'ye gidiyorum, akşama görüşürüz " diyeceğimi , ve bunun ev halkına da bana da garip gelmeyeceğini hiç tahmin edemezdim.</p>
<p dir="ltr">Ben işin bu boyuta gelebileceğini asıl hiç tahmin edemezdim doğrusu.Yani hiç kimse mi yok da beni gönderiyorlar derslere, o kadar mı kötü ki durum. Ben mi..yok canım daha neler  havasındayım hala." Layık olmaya çalışıyorum" derler ya nasıl layık olmaya çalışılır ondan bile haberim yokmuş gibiyim.Neyse bu işleri de fazla karıştırmadan bu bahsi kapayalım:)</p>
<p dir="ltr">Çocuklar tarafından bakarsam kızım Kur'an'a geçti, oğlum kaleci oldu , eşim kilo almaya devam etti ( illa onu da yazacak der şimdi:)  Hayal kırıklıklarım da oldu tabii.Okulda oğlumla ilgili yaşadığım şeyi asla unutmam mesela. Kendimi dışarıdan seyrettiğim anlardan biridir. Beni sevindirdikleri de oluyor  üzdükleri de. Normal tabi evlat bu.<br>
Bu sene çok hint filmi izledim ,okuma halkamız güzel ilerliyor , şahane kitaplar okuduk. En büyük kazanımlarımdan biridir. Kazanım deyince aklıma bir de şişme montum geldi. Bir de tuzsuz çekirdeğim, bir de kurutma makinem , bir de powerpoint kalemim..Neyse bu bahsi de seneye kadar kapayalım:)</p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-11229183827528843392018-09-19T22:21:00.001+02:002018-09-19T22:21:14.768+02:00İzin Vakti<p dir="ltr">Bu sene arabayla Türkiye'ye gitme heyecanıyla yazı iple çektik. Vakit gelince arabanın bagajını doldurup yola çıktık.Her durduğumuz yerde piknik yaparız diye düşündüğümüzden yanımıza o kadar çok yiyecek icecek almışız ki , neredeyse dönüşe bile yeterdi.Maalesef giderken tek sefer maceralı yağmurlu bir pikniğimiz olabildi.</p>
<p dir="ltr">Aldığımız seyyar tüp sayesinde yumurta pişirebildik .Yolda yumurta pişirmek hep hayalimizdi çünkü nedense illa yapacaktık.Bir de kahve..</p>
<p dir="ltr">Türkiye' de ilk durak Eskişehir oradan Alanya Gazipaşa'ya geçtik.Otelimiz bir aile oteli gibi küçük ama güzeldi.Eşim otelin yemekleri hakkında konuşurken " ıspanaklı yumurta aldım..o kadar yani " deyip susar.<br>
Yani ben begendim aslında ama bir etçil  hoşlanmayabilir.</p>
<p dir="ltr">Çocuklar ve eşim yine ve tekrar ve yine yandılar.Her seferinde yanıklarla uğraşmaya alıştık.Ne yapalım ailecek yanıyoruz Rabbim yakmasın.. Cocukları yanıklar dolayısıyla biraz otel odasında dinlenmeye bırakınca eşimle yakınlardaki yeni dünya mağarasına gittik.Bu da hoş bir gün oldu.</p>
<p dir="ltr">Hazır yanmışız zaten denize giremiyoruz , bu hoşluğu  devam ettirelim hep beraber yakınlarda bir gezi yapalım derken Lamos denen yere tosladık.Bu kez piyango vurmadı.O kadar uğraş , benzinin dibini gör, arabayı toz toprak et, kilometrelerce dağ yollarını katet, Lamos kalesi diye gele gele dört kenarı taşla çevrilmiş komik bir alana geldik. Oraya iki de futbol kalesi koymaları acaba hangi muzip fikrin ürünüydü! .Neyse ki Tripadvisor' da sakın gitmeyin diye yorum attım da insanlık kurtuldu!</p>
<p dir="ltr">Alanya'dan  Ankara' ya ablacığımın şefkatli kollanrında iki günden sonra Çorum ' a vardık.Yeğenimiz nişanlanıyor oradan Uşak ' a geçtik .Bu arada sürekli yollardayız sürekli acıkıyoruz ve sürekli AVM arıyoruz.Bu sihirli 3 harfi iznimizin her yerinde her vaktinde sarıp sarmaladık ve gayet de hakkını verdik.Gerek kıyafet gerek ayakkabı gerekse yemek alanlarında   vaktimizi ve paramızı seve seve verdik.Maksat Türkiye kurtulsundu çünkü Türkiye'nin benim eurolarıma ihtiyacı vardı!</p>
<p dir="ltr">Uşak'ta bir gün kalıp tekrar Çorum'a geldiğimizde oraları gezip alt üst ederken birden " artık dönelim " dedik ve vaktimizden biraz erken yola çıktık.Çünkü ben hacca gidecektim ve pasaportumun yetişmesi konusu problem olabilirdi.Hem de güzel güzel hafta içi gümrüklerde kuyruk olmadan gideriz diye düşündük.Düşündüğümüz gibi de oldu yollar boştu. <br>
Edirne' de bir gece dinlendikten sonra ertesi gün yola çıktık ve güzel sayılabilecek bir yolculuktan sonra eve ulaştık.Güzel sayılabilecek dememdeki sebep yolda bu kez Türkiye' de birazcık şımarttığımız çocuklarımızın arabada huysuzluklar yapması ve benim de artık sabır küplerimin dolmasıydı.Neyse ki eve gelince disiplin altına soktuk!( Burada gülünecek) </p>
<p dir="ltr">Evet eve gelince o ;yaz günü  bile olsa soğuk , karanlık , basmışlık ve buhranlık hissini bir hafta anca attım ki hep öyle olur.Türkiye'den gelenlere bir hafta yaklaşılmaz.<br>
Velhasıl şu an evdeyim ve hiç mi hiç gitmemiş gibiyim</p>
<p dir="ltr">(Fotoğrafta , Sırbistan'da mola verdiğimiz bir zamanda Türk dostu bir makedonun hediye ettiği karpuz ve kavun ) ( Yolcuğu yolculuk yapan ufak tatlı detaylar)</p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3pEjupKCRkuh_pktuRqEi0wpnGb6IVveMkV64i-KcU9N1zNTdkEx8ifQDe5SEnHmg_0ihmTSX4OcYH2AHAGe1xxXhTPkOalKjcq6eWTeLUOFF8M8xyNLoCL5Mo0iQMSL3PGz-796dRnA/s1600/20180712_193132.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> <img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3pEjupKCRkuh_pktuRqEi0wpnGb6IVveMkV64i-KcU9N1zNTdkEx8ifQDe5SEnHmg_0ihmTSX4OcYH2AHAGe1xxXhTPkOalKjcq6eWTeLUOFF8M8xyNLoCL5Mo0iQMSL3PGz-796dRnA/s640/20180712_193132.jpg"> </a> </div>coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-30593681939667257302018-03-06T00:19:00.001+01:002018-03-06T00:19:09.912+01:00Gerçekten bir 42 sin <p dir="ltr">Bugün doğum günün ve ben  bu yazıyı İsviçre trenden yazıyorum.Vakitsizlik nasıl da kendini belli ediyor özellille bu son yıllar sen de ben de en çok vakitsizlikten dem vurmuyor muyuz?</p>
<p dir="ltr">Yasin 42 yaşını doldururken güzel bir seneyi arkanda bıraktın bence.Ozellikle son 6 ayı senin için maceralı ve sürprizli geçti:) Benim doğum günün için kendini bu kadar paraladın ama bu seni de çok mutlu etti o kadar eminim ki:)</p>
<p dir="ltr">Türkiye'ye gidiş, afiyetle yediğimiz gıdalar, yaptığımız ziyaretler,  Alanya tatilimiz ,Şeyma yeğenle yine Moviepark ziyaretimiz başlıca aksiyonlarımız olmuş.<br>
Ayrıca bu sene hayatında bambaşka harika bir rekor kırdın.</p>
<p dir="ltr">Şimdiye kadar olduğun en fazla kiloya ulaştın, bu yıl bu açıdan benim için kara listede kalacak , umarım bir daha bu rakamın yanından bile geçmezsin.</p>
<p dir="ltr">Cami yönetimine yine yeniden hızlı ve yüksek bir giriş yaptığın bir sene oldu.Başta yazdığım bu zamansızlık her ne kadar çoğu  işleri sekteye uğratsa da en azından kapısından girdin.Senin için zamansızlığın vurmadığı tek alan sanırım diziler..Ne yapıp edip 3 saate yakın süren tüm dizilerini başarıyla yetiştirmen de merak konusu benim için:)</p>
<p dir="ltr">Pek memnun olmasan da  yeni bir telefon sahibi, tevafuken olsa da bir kahve makinası sahibi oldun.Keşke arabayı aldığın dönem, bana dün bahsettiğin aydınlanmayı yaşasaydın ikinci bir arabamız daha olacaktı ve sen işe arabanla gitme imkanı bulacaktın.Neyse naasip, belki o günler de gelir.</p>
<p dir="ltr">Bu sene ayrıca çok değerli bir alışkanlığın oldu.Kızının ellerinden sütlü Türk kahvesi içmek..Son zamanlarda senin de dediğin gibi sıkılsa da yapmak istemese de en azından bu zevki tattık. </p>
<p dir="ltr">Sen bu dört yazıyı da aynı dakikalarda okuyacaksın büyük ihtimal.Yazacak belki daha çok şey vardır ama şu an aklıma gelenler bunlar.Her geçen sene seni daha çok seven biricik eşin Selcan:)</p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-55954535161856922662018-03-04T23:11:00.001+01:002018-03-06T00:19:49.330+01:007 yaş lezzeti<p dir="ltr">Hafsa kızım 7 yaşına gelmiş , biraz büyüdüğünü bize kahveler yaparak hissettirmiş, ama hala el bebek gül bebek, evin büyümeyen küçüğü kalmayı tabiikide başarmış.Ayakları hala piyak, elleri hala melek, pijama kokusu hala sirke, yani heryerine bir isim taktık öyle avunuyoruz işte bebekmiş gibi.Öyle ki benim ayaklarım özel, ellerim özel filan diyor garibim:)</p>
<p dir="ltr">Mini mini birler sınıfında yerini aldı, arkadaşlarının arasında sevildi, ödevlerden çok hoşlanmasa da elinden geleni yaptı.<br>
Bir ara okula gitmekten nefret etmeye başladığı anda annesi de derslere girdi , öğretmene yardımcı olduğundan artık haftada bir annesinin de derste öğretmene yardımcı olmasına vesile oldu.Okul sonrası kursu hiç sevmediği için yarım dönem gitti sonra bitirdi.</p>
<p dir="ltr">Becerikli maharetli eli işli ..Aklına birşey taktı mı yapar, organize eder, ama herkesi de memnun etmeye çalışır.Arkadaşlarını mutlu etmeyi sever, bazen kendi isteklerinden feragat eder.</p>
<p dir="ltr">Bu sene Türkiye'de yüzmeyi öğrendi, okumayı yazmayı öğrendi , ağlamayı geri planda bırakıp çözüm yollarına gitmeyi öğrendi.Büyüdü sanmayalım diye de tatil günleri anne babasının yanında yatmaktan asla vazgeçmedi.</p>
<p dir="ltr">Çizgi filmleri bıraktı, artık dizilere sardı, Selena , Söz ve Ertuğrul en sevdiği oldu, bölümleri iple çekmek şöyle dursun, fragmanlarını bile izledi, kamera arkası çekimlerini merak etti, Ateş Açar'ı beğendi (Babasının hoşuna gitmese de) .</p>
<p dir="ltr">Cam kızım canan kızım çiğdemim pidem börülcem, kıdım , balpeteğim.Seni çok ama çok seviyoruz her haline maaşallah<br><br><br></p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-43321870286616439202018-03-04T22:52:00.001+01:002018-03-06T00:19:32.579+01:00Taha'cım Bilal'cim 13<p dir="ltr"><br>
Tahacım Bilalcim 13 yaşında bir delikanlı, 1.70 civarı boyuyla 44 numara ayakkabısıyla, dizindeki gelişim ağrılarıyla , horoz kıvamındaki ses tonuyla tam bir ergen olsa da hala elinin altında futbolcu oyuncaklarıyla , kardeşiyle saklambaç oynayan , tam bir kuschel ( sarılmacalı) bir tip. </p>
<p dir="ltr">Ergen olduğunun göstergelerinin tabiiki de sonuna kadar hakkını veriyor, ödev yapmama, derslere önem vermeme, öğretmenlerinden eve gelen mektuplar, yerli yersiz horozlanma, gereksiz hareketler herşeyiyle tam yani:) Bir de mütemadiyen kapanmayan bir çene.<br>
Yanında kimse olmasa da kendi kendine konuşarak da olsa günlük dozajını fazlasıyla aşmayı başarır benim oğluşum.</p>
<p dir="ltr">40 hadis ezberledi ya, ara sıra bu hadisleri yüzümüze çarpar bizi şaşırtır. Kendisi mükemmel ve biz hatalıyızdır çünkü yaşı gereği bunu düşünmek zorundadır.</p>
<p dir="ltr">Bu sene tatilde bol bol eğlendi , moviepark'ta ıslandı, diz ağrısı çekti , karneden yana bedbaht , sevgiden yana hep şanslıydı, ona herşeye rağmen çok değer veren annesi babası ve kardeşi vardı .<br>
</p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-87895936732378369722018-01-30T06:36:00.001+01:002018-03-09T12:40:02.079+01:0036 ya doğru<p dir="ltr">35 yaşına geldim öyle böyle blogcum.Her sene buraya da yazdığım gibi dogum günlerimde eşimin sürprizleri beni  karşılar o gün.O gün sabah erkenden akşama kadar her an herşey olabilir.Yani tetikte beklerim şimdi ne olacak acaba diye.Ama bu sene doğum günümde beynimle kalbimle tüm hücrelerimle  hissettiklerim yaşadıklarım çok farklıydı ve sanırım bu duyguyu ömrümün sonuna kadar unutamam.</p>
<p dir="ltr">Aslında çok uzun hikaye,  6 ay öncesinden başlıyor .Tabi ben oraları bilmiyorum sonradan geri sararak anlayabiliyorum ancak.</p>
<p dir="ltr">Gece 12.30 ... Bir telefon.Kayınpederim aradı ve lavabonun tıkandığını ve pompaya ihtiyaç duyduklarını , görümcemle almaya geleceklerini söyledi.<br>
Yarı kapalı gözlerimle kalktım namaz başörtümü ve eteğimi çektim.Aradan çok geçmeden zil çaldı. Kapıyı açtım.Karşımda annem , yengem ve 5 yaşında yeğenim:)<br>
.Bir yandan video çekiyorlar sonradan seyredince kulak tırmalayıcı bir çığlık atıyorum.Gece gece insanları rahatsız etmeyim diye düşünüyorum galiba:) Bir yandan da pompa deyip duruyorum işte.<br>
Sonradan söylediler bu pompa işini de videoda pijamalarla çıkmayım diye ayarlamışlar .O da K validemin aklıma gelmiş.Organizasyonda aileden herkes arı gibi calışmış.Aylar süren bir emek var sonuçta ortada. O gece uzun bir zaman ellerim soğuktu ve kalbimin çarpmasından uyuyamadım:)</p>
<p dir="ltr">Herşey 6 ay önce Türkiye'de  başlamış.Bu sene Almanya'ya gelin diye ben herkese ısrarla  çağırırken eşimin aklına  "neden ben herşeyi ayarlayıp sürpriz yapmıyorum ki biricik karıma "diye düşünmüş (Böyle dememiş de olabilir tabi de ben işte süsleyim burayı:) .Ve hemen çalışmalara başlamış.Annemin sorunu yok yeşil pasaportu var da yengem ve yeğenim için istek çıkartmış ( Buradan istek yapmazsa gelemezler) Fatma da ( yengem olur) pasaport ve vize işlemleriniuzun uğraşlar sonucu halletmiş ve yolculuk zamanı böylece gelip çatmış.</p>
<p dir="ltr">Uçağa binecekleri gün eşimin asıl  planı, beraber önce Frankfurt'ta biraz gezdikten sonra Türkiye'den Almanya'ya gelecek bir arkadaşına ( Kartallılar grubundan) sipariş ettiği telefonu  gidip havaalanından almaktı.Biz havaalanına gidince işte olacağı var ya, annemlerin bindiği o uçak pilotlarından bir tanesi bayılmış ve  Belgrad'a acil iniş yapmış ve ancak gece 10.00 gibi Frankfurta ineceği anons edildi.</p>
<p dir="ltr">Bana göre herşey gayet normaldi ve sakince "Arkadaşın bize postayla yollar artık " deyiveriyordum " rahatlıkla. Orada bir kriz yönetimi yapmış ve benden gizli açtığı Wats app gruplarına durumu bildirmiş. ( Telefonunun şifresini değistirmesi benim kariştırıp mesajları görmemem içinmiş ,hoş ben onun telefonuna ellemediğim için bu detay da  çok önemli olmadı).Gerci bu sırada  o yuzündeki küçük belirtiden birşeyler sezdim ama "Bu telefonu kim getiriyor Yasin , bir insan mı getiriyor Yasin " diyebildim o şaşkınlıkla</p>
<p dir="ltr">Annemler buyük sıkıntılar içinde Belgrad'ta saatlerce beklerken ben Frankfurt'ta bir güzel yemek yiyordum. O esnada telefon çaldı Hüseyin abi ( işveren) Yasin'i saat 21.00 de işe çağırdı. Ben aval aval bakarken bu da planın bir parçasıydı tabiiki .Birilerinin annemleri çaktırmadan almaya gitmesi gerekiyordu o da  Yasin olacaktı. </p>
<p dir="ltr">Evet bütün bunlar bir oyunmuş, işe gidiş,Türkiye'den  telefon getiren arkadaş, Frankfurta gezmeye gidiş, pompa meselesi ( o da kameraya beni çekerken başörtülü çıkmam içinmiş ve fikir k.validemden çıkmış ) </p>
<p dir="ltr">O geceye ikiye kadar uyayamadım , şu hayatta her an herşey olabilirdi ve evet bu şekilde bir ziyaret çok daha heyecan verici ve unutulmaz oldu.</p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3819392981408455548.post-52001523534753036892017-11-03T16:49:00.001+01:002017-11-03T16:49:13.881+01:00Unutmak mı , önemsememek mi?<p dir="ltr">"Benim oğlum, biz ne dersek onu yapar" ! Evet bu benim oğlumdur ve bu cümle aslında her zaman olumlu birşey ifade etmiyordur.<br>
Aile:Oğlum, ödevin var mı?<br>
Çocuk: Evet , var</p>
<p dir="ltr">İşte biz bu sorudan sonra başka sorum yok hakim bey deyip çekiliyorsak, o ödev o gece asla yapılmaz.Çünkü çocuktan istenen sadece ödevin olup olmadığı sorusunun cevaplanmasıdır.Devam edelim o zaman.</p>
<p dir="ltr">Aile: Hangi ders?<br>
Çocuk: Almanca Matematik<br>
Aile: Tamam Almanca'dan başla o zaman </p>
<p dir="ltr">Evet komut verildiği için çocuk ödevinin Almanca kısmına başlar.Bitince de eğer yeni bir komut almazsa o gece diğer ödeve geçmez.</p>
<p dir="ltr">Aile: Almanca bitti mi<br>
Çocuk:Evet bitti<br>
Aile: Matematiğe geç o zaman.</p>
<p dir="ltr">Belki pek çok çocuk böyledir, belki de daha da kötüsü komut aldığı halde yapmıyorlardır ama bu hal insanı öyle yoruyor öyle yıpratıyor.  Kendi kendine birşeyler düşünüp yapacağı günleri hasretle bekletiyor.</p>
<p dir="ltr">Yemek esnasında yemeği unuturken , alt pijamayı giyip üst kısmını unuturken , kalem kutusunu dosyalarını suyunu çantasına koymayı defalarca unuturken defalarca yüzlerce binlerce kez hatırlatırsın.Yarın yine aynı şeylerin olacağını bile bile.</p>
<p dir="ltr">Bıraksam bir gün boşversem , ne olacaksa olsun desem, sonuçlarına katlanabileceğimi sanmıyorum.Söylenmemiş veya  çalışılmaya unutulmuş ya da önemsenmemiş derslerin kötü sınav notları elime geçeceğinden şüphem yok maalesef. <br><br></p>
coskunselhttp://www.blogger.com/profile/14004054514682719086noreply@blogger.com0