Tatilden önce tatilde neler yapacağımı düşünürken biraz abarttım galiba..Güya tarif defterindeki yapamadığım şeyleri yapacaktım,mutfağı indirip tekrar koyacaktım..(Bu da ne demekse..)perdeler camlar ,okunmamış kitaplar..pp Biraz mantıklı olmak lazım aslında..En güzelini yapıyorum,şu an dinleniyorum..
31 Aralık 2008 Çarşamba
Oğluşumun gözdeleri..
Tatilden önce tatilde neler yapacağımı düşünürken biraz abarttım galiba..Güya tarif defterindeki yapamadığım şeyleri yapacaktım,mutfağı indirip tekrar koyacaktım..(Bu da ne demekse..)perdeler camlar ,okunmamış kitaplar..pp Biraz mantıklı olmak lazım aslında..En güzelini yapıyorum,şu an dinleniyorum..
Çok güzel hareket..
Bu adamlar yaşama standartlarını çok yükseltmiş,gerçekten hayran olmamak elde değil..ne kadar MÜSLÜMANCA bir düşünüş..İnsana,yalnızca insan olduğu için değer veriyorlar..
Allah'ım şu akıldan bizlere de nasip et bir parçacık..
16 Aralık 2008 Salı
Painte devam..
5 Aralık 2008 Cuma
Sanat eserleri!!
16 Kasım 2008 Pazar
Elalem ne kadar da sahip çıkıyor değerlerine..Laterne için Taha Bilal'in kreşinin hazırladığı gece yürüyüşünde gerçekten kendi adıma çok üzüldüğüm şeylerdi gördüklerim..
St. Martin diye bir şovalye vaktiyle yolda gördüğü üşüyen bir adama sırtındaki pelerinin yarısını kılıçla kesip vermiş...İşte bir cümle ile ifade edilebilen bu hareket almanların pek bi hoşuna gitmiş ve onun uğruna şarkılar yazılıp,dillerde dolandırılmış,fenerler yakılıp sokaklarda yürüyüşe çıkılmış...
ve biz malını mülkünü servetini peygamberin ayakları altına serenlerin sayısını bilmiyoruz bile şanlı islam tarihimizde,çocuklarımıza hikaye diye bile anlatmıyoruz,önem vermiyoruz bile..
Okul ve iş arasında başım kaşınıyor mu acaba diye bile düşünmeye vakit yokken,her sabah trene binerken düşündüğüm şey,
evet zor ama 4 -5 yıl sonra bu zorluklara dair hiç birşey hatırlamayacağım..Tıpkı bu aralar doğum yapan çoğu arkadaşın söylediği gibi..İki gün sonra nasıl acı çektiğini unutuyorsun bile..Allah'ın hediyesi bu insanlara.Acılarımız,çektiğimiz sıkıntılar ya unutulmasaydı, herbirini tutup saklasaydık içimizde..
21 Ekim 2008 Salı
Frankfurt`ta kültürlendik...
Konuk ülke Türkiye ama fuara iyi hazırlanamadığımızı, bizler bile görebildik..Yani biz bu aralar fuar fuar dolaşmayanlar...Standlar hiç de dikkat çekici değildi..Diğer ülkeler çok daha iyi hazırlanmışlar..Mesela Arabistan standı çok görkemliydi..
En güzel ve zevk aldığım bölüm Engin Noyan ve Yıldız Ramazanoğlu kitap okumalarıydı..'I' m a muslim, don't panic ' yazan tişörtüyle Engin Noyan Pazar gününün gözdesiydi..Oma kitabından okuduğu kısa kısa bölümleri gözyaşları içinde okudu..Bir insan ses tonunu değiştirmeden nasıl hüngür hüngür ağlar görmüş oldum ilk defa..Sonunda da ''alkışlamıycaz maşallah diycez''İşte birkaç resim..
13 Ekim 2008 Pazartesi
veysel inan-berrak şov
İnsanlar kına gibi toplantılara eğlenmek arkadaşları,ahbabları görmek halleşmek için geliyor..Sen bir de tut,her cinsten insan olan bu gruba sohbet vermeye kalk..
Bizim program açılış Kur'an-ı Kerim'inden sonra karıştı...Kız tarafından bir hoca,çocuklara soru sorup hediye dağıtmaya başlayınca olan oldu..Benim kız için hazırladığım klip de çalışmadı..
Neyse ki kına kısmı fena olmadı da ordan yırttık..
Ertesi günü de berrak şovla çocuklar gözel bir gün geçirdiler..Nasrettin hoca,hacivat-karagöz neyin nesiymiş ,görmüş oldular.Oğluş nasrettin hocadan biraz ürktü,haci
vatı da göremedi çünkü
Öyle bir hafta işte..
Sonuç tabiki gerçek döner gibi olmadı.Zaten onların içinde etten başka ne ararsan var..Havuç bile koyuyorlarmış..
4 Ekim 2008 Cumartesi
Ağzımızın tadı ramazan..
Ramazanı tekil bir müslüman olarak güzel yaşayabilmenin mümkün olmadığını düişündüm bu ay..Yalnızca oruç,tek başına ,kimseyle paylaşmana gerek olmadan,
Yalnızca O ve senin aranda olan
Teravih, iftar ,mukabele,fitre,kadir geceleri ,sohbetler..Bunlar için çoğul şahıslara muhtacız biz.Kalabalık sofralar,teravihe yetişmek için apar topar yenen yemekler,cemaatle sevap sayıları katlanan namazlar..
Bu ramazan iftar vaktinin biraz geç olmasıyla(8.30-7.30) teravihlere çok fazla gidemedim ama gittiğimde çok haz aldım,hocamızın kıldırış temposu ne yavaştı ne de hızlı..İftar yemeği yetiştirme telaşım,mutfakta kendi yaptığım ışıklı ramazan süsüm,sabah,anlamlarıyla beraber okuyup çok haz aldığımız sohbet tadında mukabelemiz,hafta sonları camiide verilen iftar yemekleri,teravih sonu cemaate ikram ettiğimiz sahlep,oğlumun kendi misafirlerini yarım saat öncesi camda beklemesi...
22 Ağustos 2008 Cuma
Ressam mı olcak ne?
Ramazan Fenerleri
İlk gün
1 Ağustos 2008 Cuma
Mutluluk budur mesela..
Ansızın kapı çalar,kapıdaki adam, arabanıza çarptığını ve biraz hasar oluştuğunu,bunu ödemesi gerektiğini söyler..İnsan da ,böyleleri hala var olduğu için sevinir...mutlu olur..
31 Temmuz 2008 Perşembe
Oyuncak Kabe..
Yaz kursumuza Taha Bilal'i de götürmek zorunda kalınca sürekli anne diyen bir çocuk için zor oldu tabii.. Abilerine göre epey küçük kaldı..Yine de bir arada derede küp şekerimizi yapabildik..
Odadan korsan adamını aldı ve başladı döndürmeye..Bunu yaparken de 'lebbeyk'i söylemeyi de unutmadı,hatta 'Laaa şerike lek'i de bir hoca edasıyla bi güzel uzattı..Korsan amcaya artık hacı korsan diyor..
Her hali güzel olan Kabemizin maket hali de güzel,hele de sel basmış halini ilk gördüğümde ne kadar şaşırmıştım ama ne güzel serinlemek isteyen 'dur ben bi tavaf yapıyım'deyip yüzerek tavaf yapmıştır herhalde..

Ne güzeldi ona bakmak..
23 Temmuz 2008 Çarşamba
Herkesi çok özledim!
19 Temmuz 2008 Cumartesi
Cumalarımız mübarek inşallah
Lahmacun team 8.30-18.00 mesaisi
14 Temmuz 2008 Pazartesi
11 Temmuz 2008 Cuma
Tutumlu olmak lazım
8 Temmuz 2008 Salı
Heredottan vaaz!
Hz. Hamza bu kadar güzel anlatılır..Bir Osman Sınav klasiği Ekmek teknesi çok severek seyrettiğim bir diziydi.İlla bir dizi seyredilecekse evet onun dizileri seyredilir.Gerçi bu aralar çektiği diziler reyting belasına sekteye uğruyor,bunun son örneği pars narkoterör ,çok tuhaf bir şekilde son buldu.Hem de, şu maceraperest acur oğlanın sunduğu,19 dan mı geri saysak daha uğurlu olur,kutu müneccimliği,pozitif elektrik,yakar mıyım acaba seni türünden her gün yeni bir saçmalığın keşfedildiği şu malum yarışma yüzünden show tv bu diziyi hiç etti..Sonu da tam katliam , dizideki hemen hemen bütün erkek oyuncular öldü..
7 Temmuz 2008 Pazartesi
İlk ezan sesleri

4 Temmuz 2008 Cuma
Okula doğru küçük adımlar
Kreşteki ilk günümüz ..Daha doğrusu alıştırma saatleri.. Çocukların hemen adaptasyon sağlamaları biraz zor olduğu için farklı 3 gün 2' şer saatte çocuğunu götürüp onun yanında durabiliyorsun..Çocuklara karşı oğluşumun iyi bir etki bırakması için spongeboblu tişört giydirdim.Spongebobu sevmeyen yoktur herhalde,hayattan lezzet almasını bilen sarı, tatlı sünger.. Her zaman her duruma hazır ve nazır..
Orası bir alem, oynayan çocukları seyretmek çok güzel,o kadar doğallar ki..Onlara kendini kabul ettirmen ne kadar da kolay! Fazla değil 10 dakikalık oyunlarına katılınca , gidene kadar ismimi ,ne zaman tekrar geleceğimi sorup durdular..Sanki stres attığımı hissettim orda,ruhumu dinlerdiler,çok iyi geldiler:) Bir dahaki günümüzü iple çekiyoruz ikimiz de..
2 Temmuz 2008 Çarşamba
Maske takan insanlar..
İçi boşaltılan kelime: Hafızlık..

28 Haziran 2008 Cumartesi
Sezon indirim kampanyası!..

26 Haziran 2008 Perşembe
'Gidiyorum'
Nasıl bir insandı hiç fikrim yok ama ardında ;ölüme yaklaşırken bestelediği bu şarkıyı dinleyip, ağlayan çok insan bıraktı..Kazım Koyuncu' yu, ölüm yıl dönümünde sırf bu parçası uğruna rahmetle anıyorum...
Bu oyuncaklar bir harika!

Bu oyuncakların çıktısı alınıp ,kesip yapıştırıyorsun, oyuncak çıkıyor..Sokak satıcılarından,manavına çiçekçisine,hayvanlarına kadar koskocaman bir şehir oluşturulabilir..Bu site japonlara ait olduğu için ( başka kim olabilir ki?) tabiiki okunmuyor ama pembe link tıklanarak hepsini yazdırabiliyorsunuz..
http://paperm.jp/craft/vehicle/index.html
Çocuk yuvası iyi birşey mi!..

25 Haziran 2008 Çarşamba
Ölüm bir yokluk mudur?
Karanlıktaymışlar.İki embriyo, bir ana rahminde... Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde...Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece... Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş. Elleri, ayakları belirginleşmiş.Gözleri çıktıkça meydana,İkisi de çevrede olup biteni fark etmiş...Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu... Sıcak, ıslak, sevgi dolu... 'Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki' demişler, '...bize ne mutlu...' Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler. Bu karanlık dünyayı ve hayatın kaynağını deşmişler.Onları besleyip büyüten kordonu fark edince O kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler. Sonra başlamış bir varoluş tartışması:'Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk' diye sormuş ikizler...'Annemiz' demiş biri, 'O bizi var etti, bize can verdi.' 'Ne biliyorsun' diye itiraz etmiş öteki, 'Sen hiç Anneni görmedin ki...':'Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inancı bizi rahatlattığı için uydurduğumuz bir şeydir.'Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler. Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler. Artık parmakları ve kulakları varmış kerataların...Büyüdükçe anlamışlar ki, yolun sonu yakın...Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek; Karanlık bir yolculuk, onları bir başka diyara çekecek. '- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz' diye fısıldamış ikizlerden biri efkarla...'- Ben gitmek istemiyorum' diye diretmiş öteki; 'doyamadım ki daha hayata...' '- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki doğumdan sonra hayat vardır.' Sormuş karamsar olan:'- Bir gün bize hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?'Şiirle cevaplamış iyimser olan:'Birçok giden/ memnun ki yerinden/ çok seneler geçti/ dönen yok seferinden...'Ve günlerden bir gün, yer sarsılmış, duvarlar kasılmış.Dayanılmaz sancılarla ikizler beklenen günün geldiğini anlamış. Buruşuk kollarıyla birbirlerine son kez sarılıp vedalaşmışlar.Ve 'ömrümüz bitti' diye çığlık çığlığa ağlaşmışlar. Azrail sandıkları bir el kesmiş onları hayata bağlayan kordonu, Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbür hayata çıkmışlar.
23 Haziran 2008 Pazartesi
Bazıları için bazı şeyler hiç de kolay değil!..

“BANYODA ÖZGÜR OLMAK”
2002 senesinin Temmuz ayıydı. İki ay önce maalesef annemi ebediyete uğurlamıştım. Bu sebepten günlerimi hüzün ile geçiriyordum. İki ay sonra 17 yaşını doldurup, 18 yaşına girecektim. O güne kadar birçok engelleri aşmıştım. 9 yaşına kadar, kendi ihtiyaçlarım için tamamen aileme muhtaç bir insanken, 8 sene sonra azimle çalışmam ile kendimi tuvalet ihtiyacımı kendi başıma karşılayabilecek bir konuma getirmiştim. Buna artı olarak giysilerimi kendim değiştiriyor, yürüteç ile yürüyor ve istediğim zaman yürütecim ile dışarı çıkıyordum. Şimdi sıra banyo yapamama engelini aşmamdaydı. Ben küçükken beni anneannem yıkardı. Seneler geçip anneannemin yaşı ilerlediğinde bu görevi annem üstüne aldı. Annem rahatsızlandığı için de sırayla ablalarım beni yıkamaya başladı. Fakat tıpkı tuvalet konusunda olduğu gibi banyo konusunda da kendimi aileme yük olmaktan kurtarmanın zamanı gelmişti.
O gün yine evde tek başındaydım. Onun için rahatlıkla kendi başıma yıkanmayı deneyebilirdim. Önce nasıl yıkanabileceğimi düşündüm. Sonra bir plan yaptım. Evet başlıyordum;
Her zaman banyoda rahat ettiğim için koltuklu beyaz sandalyeyle yıkanırdım. Bu yüzden sandalyenin küvetin içine konulması gerekti. Bunu her zaman ailem yapıyordu. Bu sefer o sandalyeyi küvetin içine ailem değil, tabii ki ben koyacaktım. Önce yürütecimle banyonun önüne yürüdüm, sonra yürütecimden dizlerimin üzere indim. Emekleyerek mutfağa gittim. Yaz mevsimi olduğu için doğal olarak yerlerde halı yoktu. Diz kapaklarım ağrıdı. Fakat gülü seven dikenine katlanırdı. Mademki ben artık kendim yıkanmak istiyordum, o zaman bazı sorunlarla başa çıkmam gerekiyordu. Onun için ağrıya aldırış etmeden mutfaktan koltuklu sandalyeyi banyoya kadar sürüklemeye başladım. Bu sürükleme yöntemim şöyleydi. Biraz emekliyor sonra durup arkama dönerek sandalyeyi sürüklüyordum. Böyle yaparak sandalyeyi banyo önüne kadar getirdim. Sonra sandalyeyi kaldırdım ve banyonun içerisine girdirip küvete doğru itekledim. Evet, bu sandalyeyi banyoya getirme işi tamamdı. Sıra banyoya girip, sandalyeyi küvetin içine koymaktaydı. Yürütecimi tutarak dizlerimin üzerinden ayağa kalktım.(detaylı anlatıyorum) elimle banyonun ışık düğmesini açtım. Yürütecimi kaldırarak banyonun yüksek eşiğinden geçirdiğimden sonra banyoya girdim ve kapıyı kapattım. Şimdi önümde sandalye vardı. Onu yürütecimle iterek küvete kadar götürdüm. Artık sıra sandalyeyi küvetin içine koymaya gelmişti ama ondan önce kendimi güvene almalı ve sandalyeyi küvetin içine koyarken dengemi kaybedip düşme olasılığını tümden ortadan kaldırmalıydım. Bunun için de klozete oturmalıydım. O yüzden sağ dönüp geriye giderek lavaboyla klozetin arasındaki boşluğa girdim. İki kapağını kapatıp klozetin üzerine oturdum. Güvenlik işini halletmiştim. Artık rahatlıkla sandalyeyi küvetin içine koyabilirdim. Sandalyeyi kendime çekip sağ yan tarafa yatırarak sol ön ve arka ayakları küvetin içersine girdirdim. Devamında bu kez sol yan tarafa doğru yatırıp sağ ön ve arka ayakları da girdirmeyi başardım. Artık geriye küvetin içersindeki sandalyeye düşmeden oturmak kalmıştı. Onun için yürütecimi tutarak klozetinden kalktım. Hafif sol çapraza doğru yürüdüm. Şimdi sıra geriye gelip sandalyeye oturmamdaydı. Düşmemek için yavaş, yavaş geri gidip küvetin dibine yanaştım. Dikkatlice sağ ayağımı kaldırıp küvetin içersine soktum. Ardından sol ayağımı da soktum. Ve sandalyeye oturup önce sandaletlerimi sonra da giysilerimi çıkardım. Tamam, işte artık ilk banyomu yapmaya hazırdım. Yanmamı önlemek için çeşmede soğuk suyla güneş enerjimizdeki sıcak suyu açıp istediğim sıcak suyu ayarladım ve duşu açtım.
İşte doğduğum günden beri ilk kez kendim banyo yapıyordum. Bu benim için anlatılamayacak kadar özel bir duyguydu. Fakat bu başarıma diğer başarılarım kadar sevinemedim. Çünkü annem artık hayatta

Onur KARADOĞAN
Satranç Sporcusu
(Spastik Özürlü)