Dört kardeş bambaşka şehirlerde yaşarız biz.Birbirlerine çatkapı çaya , kahveye giden kızlar, oğullar, abiler , kardeşlerin ne kadar şanslı olduklarını biliriz.
Biraraya nadir geliriz.Ama gelirsek de hiç üşenmez hiç düşünmez sevincimizden birleşip halaylar çekeriz;)
Konuşmaktan çenemiz ağrıyıncaya, demliğimizdeki çayın dibini görünceye, uykusuzluktan gözlerimiz kızarıncaya , evdeki bütün çerezler( tıkınaklar !) bitinceye kadar konuşuruz.Masanın başından ayrılırsak dışarıda kaldığımızı hissettiğimizden ihtiyaç molası bile vermez, zor anlar yaşarız:)) Aramızdan bir sebeple ayrılanı da acımasızca eleştirir, kalktığına pişman ederiz.Seferilik namazı iyiki de vardır:)
Abi esprileri,küçük kardeş zobalaklığı ( ki bu ben oluyorum:) , büyük abla ağırlığı, küçük abla hoşsohbeti, gelin sevecenliği, anne şefkati olmazsa olmazımızdır.Arada çocuklar da şenliğimiz, sofraya garnitürümüz, göz nurumuzdur ama tercihen muhabbete erken başlamak için erken uyuyanı makbuldür:)
İtinayla eskiler yadedilir;anılar tozlu dimağlardan çıkarılır, yorumlanır ve begeniye sunulur; birlikte söylenen şarkılar piyasaya çıkarılır, gülmenin dibine, ağlamanın tadına varılır.
Yanlışıyla doğrusuyla eksiğiyle kusuruyla, her defasında birbirimize kardeş olduğumuz hamdedilir, tekrar buluşma hayalleriyle ömürler geçiiip gider..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder