Ben buraya şimdi hızlı bir izin vlog atayım,hızlıca çarçur ettiğimiz 2 hafta Türkiye'de bir çırpıda nasıl geçmiş ,buraya gelip okuyup, hönkürebilirim.
Annemler aniden bu sene İstanbul'a taşındı, biz de bileti Ankara'ya almışız tabi. Uzuuun bir yolculuk planları göründü, 3 hedef şehir var, İstanbul,Ankara, Çorum. Bu sene eşim yok ben oğlum ve kızım .Oğluma diyorum baba olmadan nasıl geçiyor, korkunçlu diyor :)
İlk hedef Çorum. Babaanne-dede evinde 4 gün planladık, planlarımız genelde serin ve kurak Avm'ler üzerineydi zaten.Çocuklar Avm yi güzelce hortumladılar, ben de onlar beğensin, onlar alsın diye peşlerindeyken sadece bir gömlek alarak Çorum'u terketmişim, hayret..
Çorum'da Borabay gölü var, orada pikniğe gittik, biz görümcemler ve büyükler olarak çocukları eğlendirelim fikri var tabi ,ama onlar internet çeken yerde mutlular, bunu unutmuşuz..Bana iyi geldi.
Çorum'dan İstanbul'a akşam 9.30 da başlayıp sabah 7.30 da son bulan bir İstanbul yolculuğu yaptık, 3 kisiyiz kim cam kenarı kim tekli koltuk kavgası yapmayalım diye hepimiz tekli koltuk alıp tren gibi sıralandık. Çok mantıklı oldu. Bundan yaklaşık 8-9 sene önce yine aynı şekilde üçümüz otobüs yolculuğu yapmıştık,Çorum'dan İstanbul'a. Otobüs mola verince oğluma biraz hava almak ister misin diye sormuştum, o zaman küçük ve bıcır bıcır kızım, ben de istiyorum, ama benim havam pembe olsun demişti. Aynısını molada canlandırdık Flash tv oyunculuğuyla . Mükemmel oldu:))
Almanya'dayken İstanbul taşı torpağı altın şehre gidiyoruz, bir gün gezeriz, bir gün dinleniriz diye düşünmüştük . Oraya varınca bunun böyle olamayacağını çok geçmeden anladık tabi. Annemler yeni taşınmış,ablamın da arabası var ama o trafiğe araba mı çıkar? Zaten "Seni kaybetmek Beylikdüzünde yaşamak gibi" diye bir şarkı yazılmış semtte oturuyorlar. Ben google haritasının 5 km yakınlarda gidilebilecek yerleri taratıyorum sürekli:))Amatör İstanbul turistleri olarak tecrübesizlikten, gittiğimiz yerlere taksiyle gitmek durumunda kaldık. Gideceğimiz yere bakıyorduk, metrobüs veya otobüs 2 saat yazıyor, oo çok deyip taksiye biniyoruz iki buçuk saat oluyor:))
Böyle böyle Ayasofya, Sultan Ahmet, Gülhane Parkı , ( bunlar yanyana zaten:)), Gs Stadı, Büyükçekmece sahili, bazı avm'ler, veee iki kez de pazar yaptık , bence büyük başarı. Yalnız arkadaş, siz nasıl yaşamak var Türkler .. Her şey ateş gibi pahalı. . Maaşlar mı yüksek, heryerde kuyruk var, herkes yiyor içiyor, alış veriş yapıyor, benim Çorum'dan aldığım gömleğe yan bakmazlar..
Neyse bu şekliyle anne-abla evinden ayrılıp, Ankara'daki abla evine hızlı tren yolculuğu yalarak gelmiş olduk, yengem yeğenler herkes oradaydı ve buradan zaten Esenboğa ve oradan da Almanya. İstanbul'da da abimi görmüştüm, hamdolsun herkesi dünya gözüyle bir kere daha görmüş oldum.
Yediğim, içtiğim, aldığım..hiç gözümde yok, sevdiklerimle hasbihale geldim, dünya gözüyle bu yaz da göreyim diye geldim, birlikte gülmek için, dertlerimizi anlatıp, dert dinlemek, mutluluğa ortak olmak için. Hem bir bal peteği ile tanıştım ki, bir gören pişman, bir görmeyen..Yeğenimin oğlu 4 aylık, feci ... Çorabını ayağından çıkarıp aldım, kokusunu saklamak için napılır acil yardım:))
Evet böylece 2 haftanın sonuna geldik evimize, eşim bizi özlemiş, hasretimizden bir deri bir kemik kalmış, dedim ki keşke biraz yeseydin, o da dedi ki yok hiç bir şey boğazımdan geçmedi.. ( Buralar ironi içerir:))
Not: Yakında ablamın oğlunun düğünü var, şimdiden biletim hazır diye ayrılırken fazla ağlamadım:))))